‘Bilinç’li bir hayat yaşama hakkında... 12 Ağustos, 2010
David Icke: Eleştirilerin hedefindeki yorgun savaşçı...
Aramızdaki savaşçıları onurlandırmanın gerektiği anlar vardır.
Çoğunuzun tanıdığı bir dostum var. Çalışmalarına gösterilen muhalefet dağlar kadar, ama o yılmıyor… Çok az kişinin seçmeye cesaret edeceği yolu onu; kendi toplumunda, kendi ülkesinde ve dünyada ateş hattında tutuyor. David Icke’tan söz ediyorum.
Çalışmalarıyla ilgili olarak David ile beş altı kere röportaj yaptım, ama özel hayatımızda A.B.D.’ne yaptığı konferanslarında dinlenmek için evimize uğradığı da oldu, kitaplarını yazmayı sürdürmek üzere haftalarca kaldığı da…
Bu samimi ilişkilerimiz içersinde eşimle birlikte onu yakından tanıdık. Birçok kimse için bu şaşırtıcı bir gözlem olabilir, ama o asla öfkeli bir insan değil, aksine çok nazik ve ne yaptığını çok iyi bilen bir insan. Bütün dostlarına karşı son derece yakın ve kibar davranıyor. Belki de bu insanoğlunun ne ile karşı karşıya olduğunu çok iyi bilmesinden kaynaklanıyor. Bütün insanlara karşı derin bir hassasiyeti var.
Bazılarınız bunun ardından ne geleceğini zaten biliyor olabilir, ama sözüm bilmeyenlere.
David bütün yetişkin hayatı boyunca romatoid artirit hastalığı ile boğuştu, bu hala da devam ediyor. Bazen ağrıları o kadar yoğun boyutlara ulaşıyor ki, onu ayakkabılarının bağcığını bağlamamış olarak gezerken görmek bile mümkün, çünkü eğilemiyor ve ayağına ulaşamıyor. Bazen arkadaşları olarak ayakkabılarının bağcıklarını bağladığımız zamanlar oldu, bazen de yardım istediği zaman, bundan kaynaklanan üzüntüsünün sesine yansıdığını hissettik.
O devasa içerikli, devasa kitapları, artirit romatizma nedeniyle son derece deforme olmuş olan ellerinin sadece işaret parmaklarını kullanarak ortaya çıkarıyor. Günde 8-10 saat bilgisayarının başında çalışarak, uyanma veya kim olduğunu hatırlama aşamasındaki okuyucularına parçaları birleştirerek büyük tabloyu sunmak için çırpınıyor.
Ancak belki de artirit/romatizmadan daha da acı veren, on yıl kadar önce hayatına girip dünyasını altüst eden iki kişinin yarattığı duygusal travma oldu. Vergi sahtekarlığı suçundan hapis cezası çekmiş olan Amerikalı yayıncı Royal Adams, yıllar boyunca satılmış olan kitap sayısını David’den saklayıp karı cebine atmış ve Kuzey Amerika’daki telif hakkını da kendi üzerine almış. David kendi kitaplarının telif hakkını geri alabilmek için inanılmaz miktarda ödemeler yapmak zorunda kaldı ve üç yıl boyunca kitap, DVD ve dünya çapındaki konferanslarının bilet satışlarından kazandıklarının hepsi yasal harcamalara gitti.
Royal Adams adlı bu sahtekar, David ile sonradan onun ikinci eşi olacak olan Pamela Richards aracılığı ile tanışmıştı. Evlilik sona ereli 5-6 yıl oluyor ve David artık mali açıdan ayaklarının üzerinde durabiliyor, ama bu sefer de Pamela kendisine bir iş bile edinmeden, boşanma nedeniyle sürekli olarak David’den para talep ediyor.
Kaderin cilvesi, bütün bu zor yıllar boyunca David’in ilk eşi olan Linda ve üç çocukları David’e hep destek çıkarak yayıncılığı birlikte götürdüler. David, sonunda işi, bulunmaz desteği ve yoğun çalışması sayesinde ayakta tutan Linda’ya, bir pound karşılığında devretti. Pamela’nın ise hiçbir katkısı olmadığı gibi para talebini hala sürdürüyor.
İnsan, Royal ile Pamela’nın karanlık güçler tarafından, David’in hayatına duygusal ve finansal darbe vurmak amacıyla gönderilmiş bir paket olduğunu düşünmeden edemiyor.
David kitap yazmayı ve 8-10 saat süren konferanslarını sürdürüyor, ama hep, organizatörlerden biletleri mümkün olduğu kadar ucuz tutmalarını rica ediyor.
İnsanoğluna, dizlerinin üzerinden kalkıp gerçekleri görmesi gerektiği mesajlarını verirken, David’in bunu kendisine de atfedeceği çok sayıda gün yaşadığı oluyor, ama hiç ara vermeden çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor…
İşte ‘Yorgun Savaşçı’nın hayatı böyle ve David tanıdığım en cesur savaşçı…
Regina Meredith
Conscious Media
