16 Aralık 2016 Cuma

Gerçeğin Titreşimleri - 62 - Holografik Evren

Okuyacağınız yazı, aşağıdaki videonun çıkarılmış metnidir.


Holografik Evren...

İşte gerçek boyutlarında onu burada açıklayabiliriz. Beden, biyolojik bir bilgisayar olup, kendi adına düşünme beceresine sahiptir. Amaç da bizim kendimizi beden bilgisayarımız olduğumuza inanmamızı sağlamaktır. Oysa ben buna “genetik uzay giysisi” diyorum. Bilirsiniz, aya ya da başka bir gezegene gidecek olursanız bir dış kabuğa ihtiyacınız olur. O realiteyi veya o bilinci deneyimleyecekseniz bir dış giysi gerekir. Zaten ırkçılığın ‘delilik’ olduğu buradan anlaşılıyor.

(0:35) Hepimiz, farklı deneyimler yaşayan ‘öz’ veya ‘bilinç’iz. Diyelim ki aya gitmiş iki astronot tartışıyor. Birisi, diğerinin uzay giysisini beğenmemiş, çünkü farklı bir şirket tarafından yapılmış ve rengi yeşil veya kırmızı değil de beyaz olsun. Böyle bir durumda tartıştıkları için astronotların kafalarını birbirine vurup, “Yahu siz manyak mısınız? Altı üstü lanet olası bir uzay giysisi! Bunun için tartışılır mı?” derdiniz değil mi? İşte ırkçılık da aynı şey! 

(1:06) Irkçılık, asıl olduğumuz bilinç yerine, kendimizi, kullanmakta olduğumuz vasıta, yani bedenimiz ile tanımladığımız en klasik, en yaygın yoldur. Oysa hepimiz ‘TEK’ ‘öz’ ya da ‘bilinç’iz. Hazin olan şu ki, Yahudi de olsak, zenci de, orta sınıf da olsak, Amerikalı veya beyaz da, eğer yeterince farklı deneyimler yaşayıp tekamül edersek hepimiz aynı ‘Sonsuz Bilinç’iz. Kendimizi böyle göremezsek, aynen şimdi olduğu gibi bölünüp idare ediliriz. Irkçılık son derece aptalca birşey!

(1:41) Peki insanlar nedir? İnsanlar birer yazılım programıdır. Beden bilgisayarında çalışan farklı yazılım programları. Kendimizi yetersiz hissettiğimiz için, ‘Ben sadece bir insanım’ gibi sözler söyleriz. Hayır, sen insan değilsin, o sadece yaşamakta olduğun bir deneyim, insan bedeni ve insan olarak dışavuran bir araç! Biz yazılım programı...

9 Kasım 2016 Çarşamba

Gerçeğin Titreşimleri - 61 - Özgürlüğe Giden Yol

Yazımız üstteki videonun metnidir.
Müzik: Christopher Lloyd Clark. Dinlemek için tıklayın


David Icke ~ Özgürlüğe Giden Yol!

4 Haziran 2016

Eğer evrene yeniden bağlanacaksak, eğer “Gerçek kendim olmak ve varolan herşeye yeniden bağlanmak istiyorum” dersek, o niyetimiz daima, bize bunun için gerekli olan deneyimleri çekecektir. Her zaman... Ve o bağlantıyı kurabilmek için ihtiyacımız olan tek şey de o düşük titreşimli olumsuz duyguların ‘foseptik’ seviyesinden temizlenmektir. Oysa bütün yaptığımız şu; içimizdeki bütün o şeyleri inkar ediyor, “Boşver, gel konuyu değiştirelim arkadaş, bu konuya girmek istemiyorum!” diyor, sonra da bu işi başarmamıza engel olacak ne kadar deneyim ve kişi varsa, kendimize hep onları çekiyoruz.
Gerçekte olduğumuz varlığımız neyse, bizi ondan koparan bütün o düşük titreşimli duygusal molozları temizlememiz lazım. Eğer bu yolculuğa çıkmak üzere hazırsak ve mücadeleler başladığı zaman “Valla, spiritüelliği seviyorum, ama o kadar da çok değil, teşekkür ederim, ben almayayım” dersek, olmaz. Aslında bizi özgür kılacak olan bu mücadeleler...
Bir adım geriye çekilip, bizi asıl özgür kılacak olan şeyin bu deneyim olduğunu farketmemiz lazım. Bunlar, sanki bizler iyi insanlar değilmişiz de kötü olaylar geçiriyormuşuz gibi algılanıyor. Hep duyuyorum, bazıları; “Önceki hayatımda çok kötü birşey yapmış olmalıyım!”diyorlar.

21 Ekim 2016 Cuma

Gerçeğin Titreşimleri - 60 - Güneş



Öyle bir süreçteyiz ki, insan bilinci ve farkındalığının şekillenmesi işleminde büyük bir aşama görülüyor. Bazıları buna ‘Gelişme/Değişme’, bazıları da ‘Titreşimsel Hızlanma’ diyor. Ben ise 20 yıl önce bir medyumla ilk görüşmemden sonraki günlerde, buna “Gerçek’in Titreşimleri” demiştim. O uyanışın başlamasını takiben yazdığım ilk kitabın adı da “Gerçek’in Titreşimleri” idi. Bu hala da sürüyor. Benim ‘Farkındalık’ım başladığı zaman ortada bu konuda hiçbir bilgi yoktu, ama gelmekte olan titreşimsel bir değişiklik vardı. O zamanlar bu konuda hiçbir fikrim yoktu, ama gelen mesajlara göre, spiritüel bir çalar saat gibi insanları bir koma halinde oldukları derin uykularından uyandıracaktım. Yani çok uzun zamandır bu konunun içindeyim. 

Aman Tanrım, yirmi yıl sonra bunun doğru olduğu kanıtlanıyor. Saklı tutulmuş olan ne varsa hepsi ortaya çıkacak ve gerçek ortaya çıktığı gibi, çıkışı da durdurulamayacaktı, çünkü bu titreşimsel değişim onu yüzeye çıkarıyordu. Dediğim gibi yirmi yıl önce... Uyanmak mı? Yeni bilinç mi? Ne? Gerçek ortaya mı çıkacak? Şaka mı yapıyorsunuz? Aradan yirmi yıl geçti, ama şimdi görüyorsunuz işte...

27 Eylül 2016 Salı

Gerçeğin Titreşimleri - 59 - Asıl biz buyuz

5 Kasım 2012 tarihli videosundan...

‘Asıl biz’ buyuz:
Dünya dışımızda değil, sadece öyle görünüyor, sizi temin ederim. Oysa öyle değil! Bu bir illüzyon. Herşey içimizde, realiteyi içimizde deşifre ediyoruz. Anahtarı da kalbimiz!... Çıkış kapısı, hapishaneden çıkış bu! Gün boyunca bunu ayrıntılı bir şekilde anlatacağım.
Kalbin müthiş bir gücü var! Hep akılı, beyini düşünüyoruz, oysa bunlar çok düşük seviyede bir farkındalık... Aslında bizi illüzyon dünyasının çok ötesindeki daha yüce farkındalık okyanusuna, daha yüce sevgiye, önseziye bağlayan kalbimiz! Peki bu önsezi nereden geliyor? Hiçbirzaman “Önsezim öyle söylüyor” diyerek beynimizi işaret etmeyiz, değil mi? Hep “Önsezim böyle söylüyor” diyerek elimizle kalbimizi gösteririz! Vücut dili neyin nereden geldiğini bilir. Bu da bir çeşit içsel bir akıl... “Üniversiteye gittim de bütün bunları hatırlıyorum da, dogma öyle söyledi da, sınavlarımı geçtim de”, v.s... Hayır, akıl bu değil, bu ağırlıklı olarak sadece hafıza. Oysa gerçek içsel akıl; kalp...
Tabii ki, kan pompalayan kalbi kastetmiyorum. Spiritüel kalp olan kalp çakrasından söz ediyorum. Bizi yüce okyanusa açan kalp. Eğer açarsak tabii...Eğer açmazsak  yüce okyanustan kopuk oluruz.

8 Eylül 2016 Perşembe

Video metni: 5 duyunun ötesi


5 Duyu Bilinci’nin Ötesine Geçiş


Ruhsal yolculuk gittikçe daha derin bir şekilde önümüze serilirken, kendi realitemizi kendi yarattığımızı anlamadan, dünyada olanları ve bunu değiştirmenin mümkün olduğunun farkındalığına varmak çok zor. Gerçek olduğunu düşündüğümüz şey, bizim deneyimlediğimiz realite oluyor, örneğin; kendinizi güçsüz hisseder ve “Ben halktan güçsüz ve aciz Joe, benim ne gücüm olabilir ki” diye düşündüğünüz zaman nasıl bir hayatınız olur? Zavallı aciz siz olan güçsüz bir hayatınız olur. Oysa ‘zavallı, aciz ben” diye birşey yok! Bu sadece, sizin realiteyi algılayış şekliniz... 

Zaten kontrol sisteminin bütün amacı da, beşikten mezara bütün insanları, hiç güçlerinin olmadığına, hayatlarının iyi veya kötü şans ve de tesadüflerden ibaret olduğuna, dolayısıyla güçlerini, her şeyi daha iyi bildikleri için güçlü olanlara vermeleri gerektiğine inandırmak.

Dünyadaki ─saymadım bilmiyorum, duyduğum bu─ altı yedi milyar insanın büyük bir çoğunluğu bu konuda bilinçli değil. Ben onlara “beden bilinçli” veya “5 duyu bilinci’ olanlar diyorum. Yani bu, bilinçliliğin daha yüksek bilgi seviyelerine sahip, daha derin ve daha bilge olan bir bilinçlilik değil. Oysa aslında aynen öyleler! Neyse ki, yine de artık insanlar bilinçlerine uyanıyorlar. Bazı kişilerden duyuyorum; “Birdenbire uyandım ve görmeye başladım!”...

Peki bu “Uyanmak da nedir?” diye sorulacak olursa cevabı şu:

19 Ağustos 2016 Cuma

Video metni: Hepimiz Dahiyiz



Hepimiz Dahiyiz! (Aralık 2014)

Eğer içinizde öfke tutarsanız tahmin edin ne olur? Üzerinize bir sürü öfke dolu kişi gelir. Bunun doğru olduğunu çok iyi biliyorum, kendi hayatımda da deneyimledim, başkalarının hayatlarında da olduğunu gördüm. Kişinin ‘var olma hal’i ne ise , fiziksel hayatını da o yaratır. Mağdur/kurban zihniyetinden daha kısıtlayıcı, daha zayıf düşüren hiçbirşey yoktur! Kendimizi birer kurban veya mağdur görmemiz için, hayatlarımız boyunca hep bu manipülasyona teşvik edilmişiz. Hep başkalarını suçlayarak, “Zaten ben hep bir kurbanım/talihsizim/mağdurum, şimdi bu durumda olmamın nedeni de A,B,C,D kişisi!” deriz ve bu böyle sürüp gider....

Bu ruh halinde olursak, hep o hayatı yaşarız, çünkü eğer bir kurban veya mağdur olduğunuzu düşünürseniz hep kurban/mağdur titreşimi veya enerjisi gönderirsiniz, o enerji de geriye ‘mağduriyet’ koşulları olarak döner.
Ama “Hey, ben bir kurban veya mağdur değilim! Hayatım kendi kontrolümde, hoşlanmadığım bu koşulları kendim yarattım, o halde hoşlanacağım koşullar da yaratabilirim!” diye düşündüğümüz anda kurban zihniyeti yok olur, o koşulları içeren enerjiyi kendimize çekmeyiz ve birdenbire hayatımıza, hoşumuza gitmeyen mağduriyet koşullarından kurtulmamızı sağlayacak olan kişiler girmeye başlar.

O anda neler olduğunu kavrayamazsınız, zaten çoğumuz da aynı şekilde o anda anlayamayız ve deriz ki; “Aman Tanrım, ne kadar da şanslıyım. Bu ya da şu kişi, hayatıma tam da zamanında girdi yahu! İnanamıyorum!”

30 Haziran 2016 Perşembe

Video metni: İnsanlık deneyimi





Sorumluluğu almak ve insanlık deneyiminden birşeyler öğrenmek...

İnsanlar deneyimlerinden ne öğrendilerse öğrenmişlerdir, dolayısıyla dünyada yaşanan deneyimler açısından yaşadıkları da tamamen kendi seçimleri... Her bir deneyim, bir bilgelik yaratılması açısından potansiyel bir adım olur, ama bu sadece o deneyimi edinip onu, birşeyler öğrenilecek bir bilgelik haline sokarsanız gerçekleşebilir.

İnsanlık tarihi, sürekli olarak aynı hataları yapıp hep aynı sonuçlara ulaşıyor. Sonra tarihi bir değişim oluyor, durum değişmiş gibi görünüyor, oysa hep aynı hatalar iyice ebedileşiyor o kadar. Bütün mesele bu işlemin sona ermesi, insanların dünyada neler olduğunu gerçekten görmeleri ve kendi hayatlarına bakıp şöyle diyebilmeleri: “Aslında dünyanın böyle bir çıkmazda olmasının nedeni bir bakıma kendi kabahatimiz, hepsi yaptığımız veya deyim yerindeyse yapmadığımız seçimlerden kaynaklanıyor. Sanırım şimdi olanlardan öğrenilecek ders şu ki; eğer gücümüzü ve sorumluluğumuzu kendimiz almazsak, birileri çıkıp bunu bizden alır ve zaman gelir, onu bize karşı kullanmaya başlar...”

15 Haziran 2016 Çarşamba

Video metni: Karanlık uyanmak için mi?

Dünyadaki karanlık bizi “uyanmaya mı” sevkediyor?

Ağustos, 2014 http://www.inlightTV.com


Bir şeyler öğrenmek için dehşet, korku, terör ve çocukların toplu olarak katledilmesine gerek yok, aslında bütün bunların gerçekleşmesini durdurmak için bir seçim yapabiliriz. Aslında tasarlanmış olduğu gibi olan bir dünyada değil, tamamen ‘bozulmuş’ bir dünyada yaşıyoruz. Bir bilgisayar virüsü gibi çalışan, tam bir ‘enerji’ ve bir ‘farkındalık’ formunda olan bir güç var. Bu, farkındalığı olan enerjetik bir bozulma, çünkü herşey enerji, bir çeşit farkındalık, dolayısıyla da herşeyin kendisi farkındalık.

İnternet gibi kollektif bir realite sağlayan bir bilgisayar sistemi düşünün, buna bir virüs giriyor. Virüs hiçbir şey yaratamıyor, sadece önceden düzgün yaratılmış olanı veya olanları bozuyor, yani sistemi... Dolayısıyla sistem, gittikçe daha dengesiz bir şekilde çalışmaya başlıyor. İşte, insan realitesine olan da bu!

Temas ettiği herşeyi bozan, enerjisel bir kanser gibi bir ‘bozulma’ ile karşı karşıyayız. Mesela, şimdi dengeli ve uyumlu bir durumda olsak, İsrail ve Filistin birbirleriyle uyum içinde yaşayabilirlerdi, oysa ‘bozulma’, beraberinde ‘bozulmuş’ davranışları getirdi. Dünyada buna daha binlerce örnek verebilirim. Bu bilgisayar virüsü gibi ‘bozulma’nın bir ifadesi olarak, Filistinliler sürekli olarak katlediliyorlar. Davranışlar son derece aşırı, son derece kötü.

22 Mayıs 2016 Pazar

Video metni: Nasıl uyanırız?


Ağustos 2014 tarihli Inlight TV videosunun metni

Eğer medyadan duyduklarınıza tepki duymanıza rağmen kendiniz araştırmıyor ve kendinize bunu yapacak saygıyı duymuyorsanız, o zaman hep uykuda kalacaksınız demektir. Farkındalığın başka aşamalarına geçemeyecek, dünyayı aslında olduğu haliyle anlayamayacak, bir keman gibi çalınacaksanız. Neler olduğuna dair hiçbirşeyden haberiniz yoksa, o zaman yeni doğmuş bebek kadar acizsiniz demektir. Bu nedenle bu konuda en önemli nokta ‘bilgi edinmek’tir. 

Bir bilgiden haberdar olduğunuz veya birisi bir bilgi verdiği zaman “Bu doğru değil, çünkü aslı budur” diyebildiğiniz, medyanın sakladığı gerçekleri görebildiğiniz zaman, üstü örtülen hikayelere karnınız tok demektir. Şimdi bu, Internet’te çok sık oluyor ve gün geçtikçe daha çok insan oyunun nasıl oynandığı konusundan haberdar oluyor. 


Dolayısıyla ‘uyanış’ın çok cepheli seviyeleri var. Bu bir seviye... Daha sonra ise, benlik duygunuzu, görünüşteki kadın veya erkek, şu ya da bu din, şu ya da bu milliyet, ırk, hayat hikayesi her neyse o benlik duygusundan kurtarmanız lazım. Biz bunlar değiliz, bunlar sadece deneyimlemekte olduğumuz birşey. Bir de üstelik deneyimimize isim veriyoruz. Joe Blogs, Ethel v.s.

23 Nisan 2016 Cumartesi

Video metni: Dünyadışı varlıklar toplumumuza nasıl sızdı?





İnsanlar, insan olmayan varlıklardan bahsettikleri zaman, hala onları dünyadaki inanılmaz derecede küçük olan frekans bandı ile algılamayı bekliyorlar. Fiziksel bir varlık düşünüyorlar, oysa fiziksel varlıklar yok. Herşey holografik, herşey bir fiziksellik illüzyonu veya sanal fiziksellik. Bunu kuantum fizikçiler gayet iyi biliyorlar, üstelik birçok alanda yapılan araştırmalar da var.

“Size söylenenlerin aksine... Sınırlanmış bir maddesel varlık değilsiniz”... 
Amid Goswami, PH D 
Teorik/Kuramsal Kuantum Fizikçi
Dünyanın insan olmayan varlıklar tarafından manipüle edilmesinden söz edildiği zaman, bu realitede görebileceğiniz varlıklar kastedilmiyor. Görünen ışık menzilinin dışındaki realitelerde var olan varlıklar; dünyamızı ve realitemizi, yarı insan, yarısı bu varlıklardan olan ‘hibrid/melez/kırma soy’ şebekesi aracılığı ile manipüle ediyolar.

Eğer dünyayı ve herşeyin nasıl çalıştığını anlamak istiyorsanız, herşeyi frekans veya ‘enerji’olarak düşünüp, herşeyin de frekanslar ve ‘enerji’ yoluyla oluştuğunu anlamanız lazım. Bu dünyadaki insanların algılamalarını, düşüncelerini ve davranışlarını kontrol altına almak istiyorsanız, prize fişi soktuğumuz zaman olduğu gibi bir enerji/frekans bağlantısı kurmanız lazım, çünkü ancak bu yolla bağlantı kurabilir, onların davranışlarını etkileyebilirsiniz. 

29 Mart 2016 Salı

Video metni: Evrende hayat, sınırsız enerji ve halkların kontrolü

İki çok farklı perspektif ve realite ile karşı karşıyayız. Bu ikisini, uyum ve karşılıklı anlayış içerisinde bir araya getirmemiz gerekiyor. – David Icke

Alien Races, Free Energy, Disclosure Information 2014
Inlight TV https://www.youtube.com/watch?v=XwNjopUssN8 Ağustos 2014

Sanırım artık insanların aşikar olan konuyla yüzleşmelerinin zamanı geldi. Evrene veya galaksiye baktığınız zaman, görünen ışık denilen minicik bir frekans menzilinden görüldüğünü farkediyorsunuz. Yani görebildiğimiz tek menzil oranı o... Sonra hayvanlar ve insanlar alemindeki form çeşitliliğini görüyoruz... İnsanların evrendeki tek yaşam formu oldukları düşünülüyor. ‘Zeki yaşam’ diyecektim. Bize hep bu söyleniyor. 2 bacakları, başları, kolları ve gövdeleri ile insanların tek yaşam formu oldukları ki fikrine gelince, tabii ki bu çok saçma, hatta saçma ötesi... Dolayısıyla soru; “Zeki yaşam formunda olan başka formlar var mı?” değil, “Neredeler ve nasıl bir formdalar?” olmalı. ‘Görünen ışık ötesi’ bakımından bu soruya çeşitli cevaplar vermek mümkün. Sonsuzu ancak o frekans bandının ötesinde görebiliriz. Sonsuz bir hayat, sonsuz olasılık. Oysa bu frekans bandında bile insan olmayan başka formlar var...

Görünen ışık nedir? http://www.punaridge.org/doc/factoids/light/default.htm
İnsan gözünün görebildiği farklı ışıkların tam menziline ‘elektromanyetik spektrum’ denir. Bizim görebildiğimiz ‘görünen ışık’tır. Bir gökkuşağı ‘görünen ışık’ın renklerini gösterir. Görünen ışık dalga boyları 400-700 nanometredir. (Bir metrenin milyarda biri).

Electromagnetic spectrum

11 Mart 2016 Cuma

Video metni: Deneyim


Birçok ‘Yeni Çağ’cı yıllar boyunca bana kendimi karanlık güçlerden korumam gerektiğini söylediler. Onlara göre, bunun için de bazı ritüeller yapmam ve ‘Işık’tan yardım istemem gerekiyordu. Neden kendimi bir illüzyondan korumam gereksin ki? Karanlıktan gelecek saldırılara karşı savunma yapmam gerektiğine inanarak sanal realitemde ‘Karanlık’ı yaratıp, kendi gücümden vaz mı geçeceğim? – David Icke

(David Icke - An Experience) 
jay4louise2 2 Kasım 2014 

İnsan hayatı bir ‘deneyim’dir. Bu, ‘Sonsuz Olasılık’ın bünyesinde, sonsuz sayıda olan potansiyel deneyimlerden sadece birisidir. Hepimiz ‘Sonsuz Olasılık’ın ‘en içi’ndeyiz. Herşeyin temeli budur. Bazıları buna ‘Sonsuz Sevgi’, bazıları ‘Sonsuz Olasılık’, bazıları da ‘Sonsuz Güç’ veya ‘ Sonsuz Potansiyel’ derler. Bu ‘Sonsuz Potansiyel’in içerisinde ise oluşabilecek farklı güçler, farklı deneyimler vardır... Bu, içlerinden sadece bir tanesidir. Buna, bilince belirli bir deneyim sağlayan büyük bir ‘kozmik bilgisayar oyunu’ da denilebilir. Ne var ki, sonsuzlukta, sonsuz sayıda başka sanal gerçek evrenler de vardır ve bunlar çok farklı deneyimler sunarlar. Çeşitli nedenlerle bazen; “Aslında bu kararı asla vermezdim, bu seçimi asla yapmazdım, ama...” falan deriz. Burada olmayı seçtik, çünkü başka bir boyutta elinde bir silahla bize “Çabuk şu bedenin içine gir, yoksa seni vururum!” diyerek bizi zorlayan birisi yok!

19 Şubat 2016 Cuma

Video metni: Söyle neden?


Beşikten mezara kadar, programlanmamıza ve üzerimize atılan her şeye rağmen insan bilincinin gücü kendini gösteriyor ve insanlar gittikçe artan sayılarla uyanıyorlar.

Baskı, baskı, baskı... Hayatlarımıza neler oldu? 

“-Öğretmenim, mutluluğu nasıl yazıyorduk?”... 


Neler oluyor? Mutlu musunuz? Sizi mutlu edecek bir şeyler yapabildiniz mi? Biliyorsunuz, hep bize satılmış olan şu başarı ölçülerine göre yaşıyoruz. Hepsi de hep daha fazlasına göre ölçülüyor. Hep daha fazla, hep daha fazla...


Bundan kaç kişi, şundan kaç, kaç kişi şunu yaptı, kaç kişi bunu yaptı? Kaç kişi ipotek yaptırdı? Hepsi ölçülüyor... 


3 Şubat 2016 Çarşamba

Video metni: Uyanış

Bu yazımız, David Icke - Humanity Is Awakening videosunun dökümüdür.


                                          http://www.davidicke.com            Kanal: jay4louise2

Bütün bu komplonun ana amacı; insanları ‘beden aklı’nda tutup, onların ‘bilinç’lerine açılmalarını engellemek. Bugünlerde olan şu: Titreşimsel değişim tam anlamıyla başladı, tam aktif halde. İnsanların bilinci uyanıyor. Ben bu konuda tam bir barometre gibi oldum, çünkü bundan 20-25 yıl önce bu konuda konuşmaya başladığım zaman dinleyiciler bir telefon kulübesini bile dolduramayacak kadar azdı. Bu konuda konuşmaya başlayınca, tabii bir de BBC’de haber sunucusu olduğum için bütün yurtta haber oldum, herkes delirdiğimi düşündü. İngiltere’de inanılmaz derecede alay konusu oldum. 

Hayatınız, ilişkileriniz paramparça oluyor, işinizi kaybediyorsunuz, şu oluyor, bu oluyor, dolayısıyla ruhsal yolculuğuma başladığım zaman sokakta yürüken nereye gitsem herkes bana güler, bir ‘pub’a veya ‘bar’a girdiğim zaman kahkahalar kopardı, düşünebiliyor musunuz? Ve o zaman, “Arkadaş, eğer spiritüellik buysa eksik olsun, böyle birşey olamaz!” diye düşündüğümü hatırlıyorum. 

11 Ocak 2016 Pazartesi

Gerçeğin Titreşimleri - 58 - Sürüngen Beynimiz II


İnsanlar ‘Bilinç’lerine açılmadığı sürece program, onların bütün algılama ve tepkilerini kontrol altında tutmayı sürdürecektir. 
David Icke

Büyük resim için tıklayın
Büyük resim için tıklayın
Bilim adamlarına göre beyinin en eski bölümü R-Kompleks, yani ‘Sürüngen Beyin’... Hala kuyruk sokumunda kuyrukla doğan insanlar olduğu gibi, tarihimizin en belirgin kalıntılarından birisi sürüngen beyindir. İnsan düşünce ve algılamasının nasıl manipüle edildiğini anlamak için sürüngen beyinin nasıl çalıştığını bilmek gerekir. Çoğu kişinin, insan bedenindeki sürüngen mirastan ve bunun insan davranışını ne kadar etkilediğinden haberi bile yoktur.

Bilim adamları R-Kompleks’in sinir sisteminin çekirdeğini temsil ettiğini ve 205-240 milyon yıl önceki Triassic döneminde bütün dünyada yaşamış olan “memeli benzeri sürüngen”den geldiğini söylerler. Bunun, dinozorlar ve memeliler arasındaki bir gelişme bağlantısı olduğuna inanılır. Mutlaka başka açıklamalar da olmalı.

Bütün memelilerin beyninde, sürüngen özellikler taşıyan bu kısım var. Şimdi bilim adamlarının sürüngen beyinde var olduğunu kabul ettiği özelliklere bir bakalım.

Paylaşım