20 Mart 2015 Cuma

Gerçeğin Titreşimleri - 48 - Ruh Beden Bilgisayar


İnsanoğlunun gerçek değeri, sahte benliğinden kurtulup özgürlüğüne kavuştuğu zamanki seviyelerde bulunacaktır...
Albert Einstein


Kaybolduk, çünkü nerede olduğumuzu bilmiyoruz, ikincisi nerede olduğumuzu anlamamız için gereken bilgiye ulaşamıyoruz. Aslında durumumuz daha da kötü, çünkü bırakın nerede olduğumuzu, kim olduğumuzu bile bilmiyoruz. Kim ve nerede olduğumuza dair koordinatlar olmadan gördüklerimizi ve deneyimlediklerimizi anlayabilir miyiz? Tabii ki hayır. O zaman biz de tahmin ederiz. İşte o tahminlere de ‘din’ ve ‘bilim’ denir. Mümkün olan en iyi bilgiye dayalı eğitim tahminleri yaparız, peki ama ya din ve bilim aracılığı ile ifade edilen bilgi defoluysa? O zaman karşılaşacağımız durum daha da zor olur, bu sefer hangi yöne doğru hareket edeceğimizi hiç bilemeyiz. Elinde açı ölçer veya mikroskop ile önümüzden her geçenin ne yaptığını bildiğini sanıp ona takılırız, sonra da yanlış yöne gittiğimizi anlarız.


Bugün elimizdeki haritaların çoktan güncelliğini yitirmiş olduğunu bile bile yanlış yöne itiliyoruz. İnsanlarda büyük çapta bir ‘algılama yanılması’ yaratmış olan sistem, bizi ‘yuva’ya ulaştıracak olan koordinatlarıın varlığından habersiz tutuyor. Birileri, insanları şaşırtıp kontrol altında tutmak için yol işaretlerini değiştiriyor. Dünyada herşey tepe taklak olmuş durumda, çünkü herşeye yanlış açıdan bakmaya zorlanıyoruz. Şimdi 1 numaralı koordinata bir bakalım: Biz kimiz?


İnsanlar kendilerini; çalıştıkları işleri, gelir düzeyleri, sevdikleri, sevmedikleri, cinsiyetleri, yani kişilikleri olarak görüyorlar. Bir astronota kim olduğu sorulduğu zaman, uzay giysisinin özelliklerini tarif ederse tuhafımıza gitmez mi? “Ben NASA Mark III, 1990’da yapıldım, 0.56 atmosfer basıncına dayanıklıyım v.s.”


3 Mart 2015 Salı

David Icke'ın Wembley 2015'deki final sözleri

David Icke’ın 5000 kişiye hitap ettiği Wembley 2015 sunumundaki final sözleri...

Zamanın ve boşluğun ötesindeki dünya ile iletişime geçmek isterseniz, sadece kalbinizi açıp nasıl olduğunu bir hissetmeye çalışın...

Hristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar, Hindu’lar, zenciler, beyazlar, hangi dinden, hangi ırktan olursanız olun, hepimiz ‘BİR’iz! Hepimiz farklı deneyimler yaşamakta olan ‘Sonsuz Farkındalık’ız. Kim olduğumuzun farkına varırsak, deneyimlemekte olduğumuz dünyanın çılgınlığını görebiliriz. Bu çılgınlık, birbirimizden kopuk olduğumuz illüzyonundan kaynaklanıyor. Dünyanın holografik illüzyonu, hepimizin birbirimizden kopuk izole olduğumuz izlenimi veriyor. Hepimiz farklı deneyimler yaşamakta olan aynı ‘TEK’ ‘Sonsuz Farkındalık’ız. Dünyayı algılayışımız ‘kalp’ten gelseydi, o zaman bu ‘karın’dan gelen dünya var olmazdı! ‘Kalp’ merkezli realiteden, ‘karın’ merkezli realiteye geçmek üzere manipüle edilmişiz! Bunun bir sonucu olarak da hep, ‘karın’dan gelen bir dünyada yaşıyoruz. Dünya ile etkileşimi değiştirme sadece bir seçim meselesi... Bunu yaparak etkileşim içerisinde olduğumuz dünyayı da değiştirebiliriz. Bu, tek taraflı bir ‘karşıdan yükleme’ değil. Gönderiyoruz ve alıyoruz. Ne gönderirsek, onu alırız. Enerji alanına kollektif olarak ne koyarsak, kollektif enerji alanı o olur. Ama bu artık değişiyor. Yıllar önce Kanada’da Kenneth Mills adlı bir kişiyle tanışmıştım. O bir ‘kalp’ insanıydı ve nefis müzik yapıyordu. İnsanların birbirinden kopuk oluşunu ‘insan zihninin kireç bağlaması’ şeklinde ifade ediyordu. Artık kireç bağlamış zihinlerimizdeki bu kireci kırıp, gerçek benliğimize kavuşmanın zamanı geldi. Ben ‘Sonsuz Sevgi’yim. Sen ‘Sonsuz Sevgi’sin. Hepimiz ‘Sonsuz Sevgi’yiz.

Sonsuz Güç’ zaten hep içimizdeydi, sadece oradan alınmayı bekliyor. Yepyeni bir tablo oluşturacak, yepyeni bir dünya dokuyacağız. Ben, sen, o, hepsi, herşey, özgürlük de biziz... İnsanoğlu artık ‘gerçek’ benliğine uyan, kim olduğunun farkına var... Hepimiz ‘Bir’iz...

Silahını bırak,
Sana ‘barış’ sunuyorum,
Sana ‘sevgi’ sunuyorum,
Sana ‘dostluk’ sunuyorum,
Ben, en yüce kaynağın bir ifadesiyim,
Senin de içinde olan o yüce kaynağı selamlıyorum,
Gel birlikte çalışalım...



Paylaşım