13 Aralık 2013 Cuma

Gerçek'in Titreşimleri - XXVII

Eğitim borçları

Üniversiteye falan gitmedim... Zihinsel olarak okulda da pek az bulundum. Sınıfta hep pencere kenarına geçer, sürekli olarak hayallere dalardım. Futbol oynadığım zamanlar hariç, okul hayatımla ilgili pek az ayrıntı hatırlıyorum.

Sınıfın ön kısmında duran birisi durmadan konuşup, tebeşirle tahtaya birşeyler yazar, ben dalgın bir şekilde pencereden dışarıyı seyrederken de mutlaka “Icke, bu tarafa bak ve uyuma!” derdi, ama doğrusu ya, hayal kurmak onun anlattıklarından çok daha cazip gelirdi. Aynı nedenle sınavlarda da hep başarısız olurdum. Sadece yazmayı, hayal kurmayı ve takım için futbol oynamayı severdim, gerisi ise hiç bana göre değildi. Herhalde o zaman bile sisteme baş kaldıran bir asiymişim. Sırf beni adam etmek için ‘başkan’ bile yaptılar. Öbür çocuklar buna çok şaşırmışlardı, çünkü başkanlara okul kurallarını uygulama yetkisi verilir ya. Benim gibi bir asiyi içeriye aldıklarını sanmalarına çok gülerdim. Tenefüslerde çocukların okul binasına girmeleri yasak olduğu için İngiltere’nin o buz gibi soğuğunda dışarıda bekletilmeleri gerekirdi, ama ben hepsini içeriye alırdım. Ne yani, soğuktan donsalar mıydı? Son derece saçma birşeydi. Sonunda okul hiyerarşisi, beni okulun katı kurallarıyla yola sokamayacağını anladı.

1950’li yıllarda İngiltere’de okul eğitimi

Paylaşım