(David
Icke’ın Haziran 2011
tarihli makalesi)
Güneş
Sistemimiz Hakkında Ne Biliyoruz?... Neredeyse hiçbir şey…
Genellikle
ne kadar çok bilirsek, bilmediğimizi o kadar daha çok farkederiz.
Başka bir deyişle ne kadar çok varsayım olduğunu görürüz…
Bu
belirli bir noktaya kadar herkes için aynı, çünkü bilinmesi
gereken o kadar çok şey var ki. Ancak bu, ‘bilim’in çalışma
şekli her bölümünde böyle. Tüberküloz hastalığı bir
varsayım olarak biliniyordu, sonra ne oldu... Artık bilim tam bir
‘varsayım’ hastalığına yakalandı.
Sonra
sürekli olarak varsayımlar tekrarlanmaya başlandı, okul
kitaplarında, teknik ve bilimsel dergilerde yerini aldı ve sürekli
olarak tekrarlanma yoluyla ‘o gerçeği zaten herkes biliyor’
noktasına gelindi. Ancak durum böyle değil ve eğer kim ve nerede
olduğumuz olduğumuz ‘realite’si hakkında birşey anlamak
istiyorsak, gereken şey; içleri varsayımlarla dolu kitaplar değil,
sadece boş beyaz kağıtlar ve ‘açık’ zihinler...
Diğerleriyle
birlikte güneşin yörüngesinde olan bir gezegende yaşıyoruz, ama
başka birşey bildiğimiz yok. Teknoloji güneş sistemini ne kadar
çok keşfederse, ortaya, daha önceki bilimsel varsayımların o
kadar yanlış olduğu çıkıyor.
Bir
de, NASA gibi kuruluşların merkezinde, bizim kendileri kadar bilgi
sahibi olmamızı istemeyenlerin yarattığı komplikasyonlar var.
Neticede bilim de, kendi kategorisinde bölümlere ayrılmış bir
gizli cemiyet niteliğinde...