13 Nisan 2017 Perşembe

Çekim Yasası

Gerçeğin Titreşimleri - 67 - Çekim Yasası Video Metni




0:11: Artık ürettiğimiz enerjinin fotoğrafı çekilebiliyor. Birisiyle karşılaştığınız zaman, tamamen o kişilerin ‘varlık hali”ne bağlı olarak, “ o adamdan kötü titreşimler aldım” veya “ondan iyi titreşimler aldım” diyerek, bu enerjiyi kesinlikle hissedebiliyorsunuz. Duygularımızı, spiritüel, içsel ve zihinsel ‘hal’imizi yansıttığı için realitemizi bu enerji yaratıyor...

0:34: Bu durumda korku hissettiğimiz zaman, kendimize en çok korktuğumuz neyse onu çekeriz. Bu, en güçlü evrimsel dehadır, ben buna “tasarımcı evrim” diyorum, çünkü ne verirsek onu alırız sistemine göre günlük hayatımızda içsel dünyamızın bir yansımasını görüyoruz, o halde içimizi fiziksel bir şekilde görüyor, deneyimlerden dersler alıyor ve gelişiyoruz.

1:01: “Korku”, gelişimi engelleyen en büyük engeldir. Hangi konuda korkumuz varsa gelişmemize engel olan bir “girilmez” bölgesi yaratır, çünkü hiçbirimiz “Şundan ya da bundan korkuyorum, onunla yüzleşmem lazım” diyemeyiz. Bunun yerine, “Hayır çok teşekkür ederim, haydi konuyu değiştirelim, o konuya girmeyelim” deriz. Aslında, “Dışarı ne veriyorsak onu kendimize çekme” işlemi, “Dışarı ne veriyorsak onunla yüzleşme” işlemidir. Ancak onunla yüzleşirsek tekamül ederiz. Sözün kısası, eğer birşeyden korkarsak, korktuğumuz şeyi kendimize çekeriz.


1:34: Dışarı öfke verirsek, öfkeyi de kendimize çekeriz. Ben de, özellikle 1970’li yıllardaki öfkeli dönemim sırasında, sürekli olarak öfke ile karşı karşıya kalıyordum. Medyadaydım, BBC’de çalışıyordum ve nereye gitsem sürekli olarak karşıma öfkeli kişiler çıkıyordu.

1:53: Son derece sakin göründüğümü düşündüğüm sıralarda bile, bilinçaltımdaki öfke enerjisi dışavuruyor, böylece hep kendime öfkeli kişileri çekiyordum. O dönemde, mesela “Pub”da otururken, her seferinde karşıma kötü bir gün geçirmiş olan birisi çıkıyordu. Sonra farkına vardım ve sorgulamaya başladım. Bu öfke karşılaşmalarının ortak noktası neydi? Evet, bendim. Peki ne oluyordu? Bunun sebebi neydi? Neden oluyordu?

2:18: Sonra anlamaya başladım; içim öfkeli olduğu için öfke çekiyordum. Amerikalı bir grubun, çok hoş bir şarkısı vardır; “Eğer içinde öfke tutarsan sana ne gelir tahmin et? Bir sürü öfkeli insan!” Bunun doğru olduğunu çok iyi biliyorum. Kendi hayatıma ve başkalarının hayatlarına baktığım zaman, bilinçlilik halimiz ne ise kendimize onu çekerek fiziksel hayatımızı yaratıyoruz. Bir insanı, mağdur ya da kurban zihniyetinden daha çok zayıf düşüren, daha çok pençesinde tutan ve daha çok kısıtlayan hiçbirşey olamaz! 

2:47: Bu manipülasyon ile, sürekli olarak kendimizi ‘mağdur’ veya bir ‘kurban’ olarak görmeye teşvik ediliyor ve hep birilerini suçlama eğilimi içerisinde oluyoruz; “Oh, ben zavallı bir mağdurum! Hep A,B,C veya D kişilerinin yüzünden bu durumdayım!” 

O ‘hal’içerisinde olduğumuz zaman, hep o ‘hal’de kalırız, çünkü kendinizi ‘kurban’ olarak görürseniz, hep bir ‘kurban’ olma enerjisi veya titreşimi gider, kurban enerjisi size geri döner. Ama, “Hey, ben bir ‘kurban’ değilim! Hayatımı yönetebiliyorum. Hoşuma gitmeyen bu koşulları ben yarattım, o halde hoşuma giden koşulları da yaratabilirim!” derseniz, o noktada kendinize, mağduriyet koşullarını çekmezsiniz. Birdenbire hayatınıza, özellikle de hoşunuza gitmeyen koşullardan çıkmak için ihtiyaç duyduğunuz kişiler girmeye başlar...

3:26: Eğer neler olduğuna dair farkındalığı erişmemiş iseniz, çoğunuz; “Aman Yarabbim, amma da şanslıymışım, adam tam zamanında karşıma çıktı, inanamıyorum, bu ne şans böyle!” diye düşünürsünüz. Ne büyük şans öyle mi? Hayır... Onu kendinize kendiniz çektiniz, çünkü bilinç haliniz değişti. Ve bu durumdan kurtulmak için neye ihtiyacınız var idiyse onunla rastlaştınız. Kaderimiz o kadar kendi elimizde ki, inanamazsınız. Oysa milyarlarca insan böyle olmadığına inandırılmış, dolayısıyla da farklı bir realite yaratıyorlar...

(Bilinçaltınızı, “bilinçli bilinç” haline getirmediğiniz sürece bütün hayatınızı kontrolü altında tutar ve siz buna “kader” dersiniz. – Carl Jung) 

3:54: Sonuç olarak eğer korku içerisindeysek, kendimize korkuyu çekeriz. Sevgi yaydığımız zaman ise çok daha farklı bir enerji, dolayısıyla da farklı bir realite yaratırız. Hepsi bir seçim meselesi. Sürekli olarak çevremden duyuyorum; “Başka seçeneğim yoktu dostum! Bunu yapmak zorundaydım!” Hayır... “Başka seçeneğim yoktu” diye birşey yok!

4:23: Bazıları bunu kabullenmekte zorlanır, çünkü hayatlarımızda olanlar için başkalarını suçlamak herzaman daha kolay gelir. “Hey, bunu ben yarattım, bu tamamen benim sorumluluğum” demek çok zor gelir, ama bunu yapabilirseniz , artık hoşunuza gitmeyen şeyleri yaratmaya devam etmez, sadece hoşunuza giden şeyleri yaratırsınız.

4:46: İlişkiler de titreşimsel çekimdir. Kişilerle enerjisel olarak senkronize olursak, bir ilişkiniz varsa, herhangi bir sebepten dolayı çiftten birisi değişebilir, o kişinin enerji alanı değişebilir, çekim veya titreşimsel alan nasıl idiyse o değişir ve birdenbire artık diğer kişi ile senkronize olamaz. 

5:09: Holografik dünyada, o ilişkinin bittiğini söyleriz. Onlar titreşimsel olarak birbirlerinden ayrılmışlardır. Bazen bu iyi olabilir, çünkü birbirilerinden bazı dersler alırlar ve tabii ki ilerlemenin ve başka deneyimler yaşamanın zamanı da gelmiş olabilir.

5:26: Ama onları bir araya getiren titreşimsel bağlantıdır. İşler için de aynı şey söz konusudur. Şans da öyle...Şans! Neden bazı kişiler şanslıdır da bazıları değildir? Çünkü ne verirlerse onu alırlar. Sporda ve futbolda, sporcuları hep görüyorum. Tam kazanacakken kazanamazlar, sanki kazanmaktan korkuyorlarmış gibi olur. 

5:55: Bunu psikolojik olarak gözlemlediğim zaman içlerinden kazanmalarını imkansız olarak gördüklerini farkettim. “Oh, hayır, bu hep başkalarına olur, bana olmaz” diye düşünürler.

6:09: Dolayısıyla o noktaya geldiğiniz zaman, tam başarmak üzeresinizdir ki, holografik alemde birşey olur ve ortada kazanmanızın gerçekleşmesi için bir problem olmasa bile, dışavurduğunuz her ne ise o sizi durdurur. Buna tam başarıya ulaşmak üzereyken kişinin “kendini sabote etme”si diyorlar. Düğme nerede? Bum, “Ah, öyle birşey oldu ki, tam da başarmak üzereyken, tüh!” Bu, kendi zihinsel ve duygusal halimiz neyse o enerjiyi göndermemizden kaynaklanıyor. 

6:48: Realiteyi gerçekleştiren çok önemli bir enerji çekimi ise niyet! Diyeceksiniz ki; “Başaracağım şey bu! Yapmak istediğim, yapacağım şey bu!” Niyet gittiği zaman, bir titreşim alanı olarak gider ve bize herzaman başarmak istediğimiz ne ise o niyeti geri getirir. 

7:16: Bazen bu noktada birçok kişinin, başarmak istediği her ne ise, aslında çok da deneyimlemek istediği birşey değildir; bu nedenle “O kadar da çok istemiyordum” der.

7:37: Değişmeye başladığımız zaman ise, enerji alanımızda değişiklikler olmaya başlar. Bu olduğu zaman, eski enerji halimizdeyken kendimize çektiklerimizle aynı titreşimsel senkronizasyon kalmaz. 

7:53: Holografik dışavurum açısından, ya bir ilişkiniz biter, ya işinizi kaybedersiniz, ya evinizi taşırsınız veya birşeyler olur ve hayatınız değişir, çünkü içeriden dışavuran neyse o değişmiştir. Dolayısıyla, “İşte benim asıl yapmak istediğim bu... Zihnimi geliştirmek istiyorum, zihnimi açmak istiyorum, gerçek benliğimin üstün kapasitesine bağlanmak istiyorum” diye bir niyette bulunduğunuz zaman, kendinize çektiğiniz bazı şeyler çok da hoşunuza gitmeyebilir. Ne var ki, bu niyetin yerine gelebilmesi için bazı eski yapıların çökmesi gerekiyor olabilir.

8:36: Bu aralar ortalıkta Çekim Yasası’nı anlatan “Sır” diye bir video dolaşıyor. Prensipte söylenecek çok şey var, ama bazen “Çekim Yasası” çok fazla basite indirgeniyor.

8:55. Mesela bir Ferrari arabanız olması için sürekli olarak hayalinizde canlandırır, evinizin bütün duvarlarına Ferrari resimleri asabilir, “Biliyor musun, bir Ferrari’min olması için onu hep hayalimde canlandırıyorum” diyebilirsiniz. Tabii ki, size çok büyük şans dilerim, belki gerçekten bir Ferrari’niz olur, mesela benim hiç öyle bir isteğim yok, tabii bu benim... 

Ne var ki, deneyimlemekte olduğunuz yolda veya bu deneyime ne yapmak için gelmişseniz, eğer o yaşamınız bir Ferrari sahibi olma durumu ile senkronize olmuyorsa, evinizin bütün duvar kağıtlarının motifi Ferrari de olsa, isteğiniz gerçekleşmez. Bu iş, sadece Ferrari’yi gözünüzde canlandırmakla olacak birşey değil. Yani Çekim Yasası öyle, “Bum, bum bum, işte hayalim gerçek oldu!” şeklinde olmaz...

9:41: Bize o istediğimiz realiteyi, yarattığımız enerji alanının bütünlüğü getirir. Bunda eriştiğimiz frekanslar veya enerjimizin menzili önemlidir. Bu ne kadar gelişmişse, farkındalığımız ne kadar büyümüşse, enerji alanımızın tamamı bundan etkilenir, dolayısıyla da ne gönderirsek, geriye gelen o olur.

10:12: Enerji alanımız bütün bu farklı etkilerden ne içeriyorsa, manyetik bağlantıyı o oluşturur...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşım