Gerçek’in Titreşimleri
- 87
Biz
“Okyanus”uz – “Uyanın” adlı Dünya Turu’ndan...
(Maastrich-Hollanda)
Ocak, 2018
0:01:
Şekil
olarak, okyanustaki bir dalganın sırtı gibiyiz. Bir dalganın
sırtı farklı görünür. Dalganın köpüğü gibi görünür, ama
aynı okyanustur, sadece okyanusun farklı bir ifadesidir. Biz “o”
yuz. Aynı “Sonsuz Farkındalık” halinin farklı ifadeleri...
0:25:
Biliyorsunuz
çocukken öğretirler; burası Atlantik Okyanusu, burası Pasifik
Okyanusu, şurası Hint Okyanusu diye. “İyi
ama, hepsi de aynı su!”
diye düşünürdüm. Hepsi aynı su bile olsa, tek yaptıkları
farklı isimler vermekti! Şimdi biliyoruz ki, suyun hangi bölümünden
söz ediyorsak ona göre söylüyoruz.
0:47:
Ama
aynı şekilde hepimizin bir odaklanma olduğu aynı “Farkındalık”ı
da bölünüyor ve ona farklı isimler veriliyor; Fred Jones, Bill
Smith... Tabii o kadarcık bir odaklanma da, kendisini minicik
önemsiz bir parça sayıyor!
1:06:
Okyanus
damladan, damla da okyanustan oluşur. Elinizde okyanustan bir damla
tutuuğunuz zaman belki soyutlanmış, herşeyden kopmuş gibi
görünür, ama onu okyanusa geri koyduğunuz zaman damla nerede
biter, okyanus nerede başlar? Hepsi aynı sudur. İşte insanoğlunun
bütün algılamasını köle eden komplonun özü budur! Damlayı/5
duyu zihnini okyanustan/Sonsuz Farkındalık’tan koparmak... Bunu
bir kez başarırlarsa başımız dertte demektir.
1:45:
Leonard
Cohen’in dediği gibi; “Eğer
okyanusun kendisi olmazsan, hayatın boyunca deniz tutar!”
Ve insanların çoğu bu yuvadan kopukluk, soyutlanmışlık duygusu
çekiyor. Sanıyorum sorunlar hep bu realitedeki kopuklukluktan
kaynaklanıyor. Gerçek benliklerinden, sonsuz benliklerinden
kopuklar, zaten programın dayattığı da bu!
2:10:
Sistem;
“Sen
önemsizsin, hiçbir gücün yok!”
diyor. Oysa gerçek şu ki; Sen her şeysin. Sistemin bizi sokmak
istediği boşluk bu. Dolayısıyla kendimizi böyle değil, böyle
görüyoruz. Zaten o zaman da mesele kalmıyor.
2:32:
Böylece
evet, aciz ben! “Oh,
ben sadece küçücük benim!”
Oysa öyle bir şey yok! O sadece algılamamızda var ve kendi “aciz
ben” algılamamız bazı nedenlerle böyle dışavurup, bizde “aciz
ben” deneyimi yaratıyor! İnanmazsak “aciz ben” diye birşey
yok. Hepimiz kendini sonsuz şekilde deneyimleyen “Sonsuz
Benlik”iz. O deneyimleri yaşayan hep aynı bilinciz!
3:03:
Dünyanın farklı yerlerinde bütün antik ve yerli kültürlerde bu güce
farklı isimler verilmiş. Kuzey Amerika Lakota yerlileri ona “Wacken
Tanka” demişler. Her şeyi hareket ettiren büyük güç. Bilinç
dediğimiz güç, her yerde ve her şeyde. O bilinci ne kadar içimize
alırsak, o kadar realitemiz de deneyimleyeceğimiz şeyi yaratır.
3:42:
Bu,
Yeni Bilim ifşaatları. Ağaçlar birbirleriyle iletişim
içerisindeymiş ve sosyal çevreleri varmış! Her şey bilinç!
3:52:
Bilim
adamları keşfedince şaşırmışlar, bitkiler insanlar gibi
öğrenebiliyor ve çevrelerine uyum sağlayabiliyorlarmış! Yani
bitkiler bilinçli mi? Cevap; Her şey bilinç! Gözden kaçırdığımız
birşey daha var. Cansız cisimleri de bir bilinç şekli. Çağlardan
beri bu bilinen bir tema. “Her şey
canlı, her şey birbirine bağlı!” – Çiçero
4:18:
Leonardo
da Vinci; “Görmeyi
öğrenin. Her şeyin her şeyle bağlantılı olduğunu farkedin!”
demiş, çünkü bilinç seviyesinde her şey; her şey!
4:28:
Ezoterik
filozof, ressam ve şair William Blake; “Eğer
algılama kapıları temizlenmiş olsaydı, insanoğluna herşey
gerçekte olduğu gibi görünürdü, yani “Sonsuz”. Ve
tabii program/sistem orada ve algılama kapılarının hiç
temizlenmemesi için nöbet bekliyor!
4:50:
Nikola
Tesla; “Beynim
sadece bir alıcı. Evrende bilgi, güç ve ilham sağladığımız
bir çekirdek var. Onun sırlarına vakıf değilim, ama var olduğunu
biliyorum!”
demiş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder