16 Eylül 2018 Pazar

Biz okyanusuz; uyanın!

 Gerçek’in Titreşimleri - 87

Biz “Okyanus”uz – “Uyanın” adlı Dünya Turu’ndan...
(Maastrich-Hollanda) Ocak, 2018



0:01:

Şekil olarak, okyanustaki bir dalganın sırtı gibiyiz. Bir dalganın sırtı farklı görünür. Dalganın köpüğü gibi görünür, ama aynı okyanustur, sadece okyanusun farklı bir ifadesidir. Biz “o” yuz. Aynı “Sonsuz Farkındalık” halinin farklı ifadeleri... 
 

0:25:

Biliyorsunuz çocukken öğretirler; burası Atlantik Okyanusu, burası Pasifik Okyanusu, şurası Hint Okyanusu diye. “İyi ama, hepsi de aynı su!” diye düşünürdüm. Hepsi aynı su bile olsa, tek yaptıkları farklı isimler vermekti! Şimdi biliyoruz ki, suyun hangi bölümünden söz ediyorsak ona göre söylüyoruz.

0:47:

Ama aynı şekilde hepimizin bir odaklanma olduğu aynı “Farkındalık”ı da bölünüyor ve ona farklı isimler veriliyor; Fred Jones, Bill Smith... Tabii o kadarcık bir odaklanma da, kendisini minicik önemsiz bir parça sayıyor!

1:06:

Okyanus damladan, damla da okyanustan oluşur. Elinizde okyanustan bir damla tutuuğunuz zaman belki soyutlanmış, herşeyden kopmuş gibi görünür, ama onu okyanusa geri koyduğunuz zaman damla nerede biter, okyanus nerede başlar? Hepsi aynı sudur. İşte insanoğlunun bütün algılamasını köle eden komplonun özü budur! Damlayı/5 duyu zihnini okyanustan/Sonsuz Farkındalık’tan koparmak... Bunu bir kez başarırlarsa başımız dertte demektir. 
 

1:45:

Leonard Cohen’in dediği gibi;Eğer okyanusun kendisi olmazsan, hayatın boyunca deniz tutar!” Ve insanların çoğu bu yuvadan kopukluk, soyutlanmışlık duygusu çekiyor. Sanıyorum sorunlar hep bu realitedeki kopuklukluktan kaynaklanıyor. Gerçek benliklerinden, sonsuz benliklerinden kopuklar, zaten programın dayattığı da bu!

2:10:

Sistem; “Sen önemsizsin, hiçbir gücün yok!” diyor. Oysa gerçek şu ki; Sen her şeysin. Sistemin bizi sokmak istediği boşluk bu. Dolayısıyla kendimizi böyle değil, böyle görüyoruz. Zaten o zaman da mesele kalmıyor.

2:32:

Böylece evet, aciz ben! “Oh, ben sadece küçücük benim!” Oysa öyle bir şey yok! O sadece algılamamızda var ve kendi “aciz ben” algılamamız bazı nedenlerle böyle dışavurup, bizde “aciz ben” deneyimi yaratıyor! İnanmazsak “aciz ben” diye birşey yok. Hepimiz kendini sonsuz şekilde deneyimleyen “Sonsuz Benlik”iz. O deneyimleri yaşayan hep aynı bilinciz!

3:03:

Dünyanın farklı yerlerinde bütün antik ve yerli kültürlerde bu güce farklı isimler verilmiş. Kuzey Amerika Lakota yerlileri ona “Wacken Tanka” demişler. Her şeyi hareket ettiren büyük güç. Bilinç dediğimiz güç, her yerde ve her şeyde. O bilinci ne kadar içimize alırsak, o kadar realitemiz de deneyimleyeceğimiz şeyi yaratır.

3:42:

Bu, Yeni Bilim ifşaatları. Ağaçlar birbirleriyle iletişim içerisindeymiş ve sosyal çevreleri varmış! Her şey bilinç!

3:52:

Bilim adamları keşfedince şaşırmışlar, bitkiler insanlar gibi öğrenebiliyor ve çevrelerine uyum sağlayabiliyorlarmış! Yani bitkiler bilinçli mi? Cevap; Her şey bilinç! Gözden kaçırdığımız birşey daha var. Cansız cisimleri de bir bilinç şekli. Çağlardan beri bu bilinen bir tema. “Her şey canlı, her şey birbirine bağlı!” – Çiçero

4:18:

Leonardo da Vinci; “Görmeyi öğrenin. Her şeyin her şeyle bağlantılı olduğunu farkedin!” demiş, çünkü bilinç seviyesinde her şey; her şey!

4:28:

Ezoterik filozof, ressam ve şair William Blake; “Eğer algılama kapıları temizlenmiş olsaydı, insanoğluna herşey gerçekte olduğu gibi görünürdü, yani “Sonsuz”. Ve tabii program/sistem orada ve algılama kapılarının hiç temizlenmemesi için nöbet bekliyor!

4:50:

Nikola Tesla; “Beynim sadece bir alıcı. Evrende bilgi, güç ve ilham sağladığımız bir çekirdek var. Onun sırlarına vakıf değilim, ama var olduğunu biliyorum!” demiş...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşım