21 Ekim 2016 Cuma

Gerçeğin Titreşimleri - 60 - Güneş



Öyle bir süreçteyiz ki, insan bilinci ve farkındalığının şekillenmesi işleminde büyük bir aşama görülüyor. Bazıları buna ‘Gelişme/Değişme’, bazıları da ‘Titreşimsel Hızlanma’ diyor. Ben ise 20 yıl önce bir medyumla ilk görüşmemden sonraki günlerde, buna “Gerçek’in Titreşimleri” demiştim. O uyanışın başlamasını takiben yazdığım ilk kitabın adı da “Gerçek’in Titreşimleri” idi. Bu hala da sürüyor. Benim ‘Farkındalık’ım başladığı zaman ortada bu konuda hiçbir bilgi yoktu, ama gelmekte olan titreşimsel bir değişiklik vardı. O zamanlar bu konuda hiçbir fikrim yoktu, ama gelen mesajlara göre, spiritüel bir çalar saat gibi insanları bir koma halinde oldukları derin uykularından uyandıracaktım. Yani çok uzun zamandır bu konunun içindeyim. 

Aman Tanrım, yirmi yıl sonra bunun doğru olduğu kanıtlanıyor. Saklı tutulmuş olan ne varsa hepsi ortaya çıkacak ve gerçek ortaya çıktığı gibi, çıkışı da durdurulamayacaktı, çünkü bu titreşimsel değişim onu yüzeye çıkarıyordu. Dediğim gibi yirmi yıl önce... Uyanmak mı? Yeni bilinç mi? Ne? Gerçek ortaya mı çıkacak? Şaka mı yapıyorsunuz? Aradan yirmi yıl geçti, ama şimdi görüyorsunuz işte...


Konuşma yapmak üzere dünyayı dolaşabildiğim için çok şanslıyım. Gittikçe daha çok sayıda, hiç davet edileceğinizi aklınıza bile getirmediğiniz ülkelere çağırılıyorsunuz. Bu sadece İngiltere’de, Amerika’da olmuyor, dünyanın her yerinde gerçekleşiyor. Fark; hala zihni kapalı olanlarla, zihinlerini değişime ve dünyayı tamamen farklı bir şekilde algılamaya açanlar arasında yer alıyor. 

Bugün hep temel bir titreşimsel yapıdan, kara deliklerden gelen bu sanal realitenin temel titreşimsel yapısından söz ettim. Bu sanal realitenin temel titreşim yapısı devresini tamamlıyor ve dünyada bir zaman döngüsü şeklinde görünüyor, güneşten gelen farklı ‘bilgi’yi tetikliyor, biz de bu bilgiyi deşifre ediyoruz. Bu değişirken, çağ/yuga değişiyor. Bir çağdan diğerine geçmekte olduğumuz bir dönüm noktasındayız, yani titreşimsel bir bilgi çağından diğerine geçiyoruz. 

Bu yeni olan, oldukça gelişmiş ve farkındalık seviyesi açısından ulaşacağımız fazlasıyla aydınlanmış bir çağ. Şimdiki çağda dışavuran bu kontrol sistemi, yeni gelmekte olan çağda barınamayacak, yani varlığını sürdüremeyecek, bu nedenle de yok olmaya mahkum. Biz ise, şimdi bir dünya deneyiminden diğerine geçiş eşiğindeyiz. Sadece, deneyimlerimizin devrelerinde bir aşama daha oluşuyor...

Kontrol sisteminin çökmesine daha birkaç yıl var, o kadar umutsuz durumda kalacak ki, elinde ne varsa üzerimize atacak. Şimdi de öyle görünüyor, ama çocuklarımız, gençler ve torunlarımız, bu Orwell tarzı faşist ‘Global Devlet’te yaşamayacaklar! Bu kesin! 

Bu çağ değişikliği, bilgideki değişiklik, dünyanın ve tabii ki insanların da beden ağında aktive olmaya başladı. Bu yeni bilgi, kendisini buna açan insanlarda başlıyor. Yoğunluk içerisinde kapalı halde kalırsanız bu yüksek titreşimli enerjilere bağlanamazsınız. Ama uyanmakta olanlar, bu yeni foton bilgisine, bu daha gelişmiş algılamaya entegre olacaklar. Önsezisel bilgileri algılayacaklar, çünkü bu, şimdi içinde olduğumuz süreç içerisindeki mevcut bilgi bu. Birdenbire; “Oh, şimdi anlıyorum, neden daha önce anlamamışım ki?” gibi birşey olacak, çünkü şimdi, size sağlanmış olan tamamen farklı seviyedeki bir bilgiyi deşifre ediyorsunuz. Ve bu bizi cesaretlendiriyor, bizi itiyor, ‘Sonsuz Sevgi’ ye açıyor ve dünyayı algılayış şeklimizi değiştiriyor.

Kesinlikle gerçek olan şey şu ki; güneşte bazı gariplikler oluyor, güneş gerçek devrelere giriyor, daha az ve daha çok faaliyet, güneşteki lekeler devresi, güneşteki patlamaları yaratıyor v.s. Bu, bir bakıma öngörülebilir bir devre. 11 yılda iniş periyoduna giriyor, sonra yenisi başlıyor, ama şimdi bu iniş periyodunda olanlar bilim adamlarını şaşırtıyor, çünkü yeni periyod, yani güneşteki lekelerin yeni periyodu, biraz ısı derecesini yükseltecek, tabii bu arada ‘küresel ısınma kavramı’nın borazanları da “Gördünüz mü, aktive olmuyor!” diye bağırmak için fırsat bulmuş olacaklar. 

Bilimsel bir dergide okudum, bize belirtilmiş olduğu gibi, ısı derecesi düşerken, güneş lekesi faaliyetinin iniş haline tanık olmuş olmuş, bunu yaşamış olan hiç kimse yok! Bu gördüğünüz, Ocak 2005’teki güneş lekesi faaliyeti, solar minimum denilen durum, bu da güneşin dünkü durumu. Birşeyler değişiyor. Güneşle ilgili diğer hareketler normal şekilde gelişiyor, ama yeniden başlarsa - ki başlayacak, güneşte oldukça önemli faaliyetler olacak ve sadece dünyanın enerji ağını değil, bizlerin bilincini veya farkındalığını da etkileyecek, herşey hızlanacak. Güneşten gelmekte olan bu yeni bilgi yapısını ressam Neil Hague ve ben, bir aslan olarak sembolize ediyoruz. Ben, yeni insan tipini de aslana benzetiyorum.

Temel olarak, önümüzdeki iki yıl içerisinde bu “Gerçek’in Titreşimleri” insan algılamasını, insan farkındalığını ve insan potansiyelini büyük çapta etkileyecek. Bu yeni ‘bilgi’ deşifre edildikçe ve farkındalık potansiyeli geliştikçe sonsuz olasılığa daha fazla erişebileceğiz.

Bu ‘Gerçek’in Titreşimleri’nin yapacağı bir başka şey de, sol beyindeki gerçeği engelleyen duvarı yıkması olacak. Daha fazla sağ beyin potansiyeline ulaşacağız, dolayısıyla yaratıcılığımız, önsezimiz ve becerilerimiz, bugün insanların ‘deha’ dediği aşamaya geçecek. Oysa o ‘deha’ değil, insanların doğal hali. Bu, gittikçe daha gelişecek. 

İnanılmaz bir döneme giriyoruz. Dediğim gibi birkaç yıl daha durum öyle görünmeyebilir, çünkü sistem, insanları engellemek için fırtınalı bir döneme hazırlanıyor, insanları durdurmak için ellerinden geleni yapacaklar, ama bizi uyandıran da zaten bu! Doğrusu, birçok yönden 58 yaşında değil de 28’inde olmak isterdim, çünkü bunu görmek istiyorum, ama daha görevim bitmedi ve zamanım var. Dedim ya, henüz zamanı gelmedi... 

Kendimizi bu Gerçek’in Titreşimleri’ne açarsak, içinde bulunduğumuz kutulardan da kurtuluruz. Aman Tanrım, inanılmaz sayıda insanın değiştiğini görüyorum. Geçen yıl, A.B.D. Santa Fe’de konuşma yaptığım sıralarda yanıma bir adam geldi, Texas, Austin’den gelmiş. “Dostum, 3 ay önce senin kaçık olduğunu düşünmüştüm, oysa şimdi anlıyorum” dedi. Doğrusu o bayağı çabuk uyanmış...

İşte bunu çok daha sık göreceğiz, insanlar inanılmaz bir biçimde değişecekler. Yirmi yıl önce bana aktarıldığı gibi, perde açılacak ve saklanmış olan herşey ortaya çıkacak. Kendimizi bazı şoklara da hazırlayalım, mesela bugün bile benim anlattıklarımın çoğu, birçok kişiye şoke edici gelmiş olabilir, çünkü onlar dünyayı farklı görüyorlardı. Bu şoklar sürecek, çünkü inanın, uzun zamandır bu dünyada, perde arkasında olanlar, olduğunu düşündüğümüzün şeylerin çok çok ötesinde! 

Bu, insanların sevgi, ahenk ve saygı dedikleri, ‘Gerçek’in Titreşimleri, bu enerji değişikliği, yeni aydınlanma çağı ve gelişim, en karanlık noktalara kadar ulaşacak. Düşük titreşimli yoğunluk ile bir arada, ayakta tutulmakta olan enerjik yapılar yıkılacak. Yeni bir çağ başlıyor, yeni çağ başlarken enerji değişikliği insan toplumunun yoğun yapısını ve betonlaşmış inancını kıracak. 

Dediğim gibi, bu sistemin, duygusal olduğu için kalbe değil, beyine erişimi var. O zaman onların işleri çok kolaylaşıyor. İşin gerçeği biraz da şoktalar, çünkü hani bilirsiniz, su dolu bir baraj düşünecek olursak, çatlakların oluşması zaman alır, ama çatlaklar görünür görünmez de yıkım yakındır. İşte bu açıdan bakılacak olursa çatlaklar oluşmaya başladı. İlk çatlak da insanlar; “Ne zamandır içime sinmiyordu, artık istemiyorum!” dedikleri zaman olacak. Bunun arkasından çatlaklar görünmeye başlayacak. 

Önümüzdeki on yıl içerisinde, yıllar geçtikçe ‘Gerçek’in Titreşimleri bu kontrol sisteminde gittikçe daha fazla güçlenecek. Sonunda bu realiteye giren yeni bir farkındalık dalgası ile kontrol sisteminin çöktüğü görülecek, dolayısıyla farkındalığı bastıran bu kontrol sistemi, bu değişiklik karşısında ayakta kalamayacak. 

Şimdi kontrol sisteminin neden delirdiğini gösteren bir başka bakış açısı da şu: Hep söylerim, biz bu realitedeyken, onlar bizim zaman çizgisi dediğimiz şeyin ötesini görebiliyorlar, çünkü buraya başka bir realiteden bakıyorlar. Ama ölçeğin büyüklüğünü göremiyorlar, çünkü buranın yönetimini gerçekleştirdikleri o boyuttan çıkamıyorlar. Ancak yine de bu enerji değişikliğinin geleceğini bir şekilde hissediyorlardı ve bu enerjilerin, bilinçlerine uyanma açısından insan köleleri, güçlü bir şekilde etkileyeceğini biliyorlardı. 

Şimdi bu realitede ‘Gerçek’in Titreşimleri’nin dışa vurumu ve insanların kendilerini ve dünyayı algılamalarında sağladığı büyük değişiklik bir tesadüf değil. Kontrol sistemi insanoğlunu baskılama ve kendi kontrolünün altına alma açısından en son gücünü harcıyor. Bu bitecek, çünkü ‘Ay Matriksi’ sadece insanların algılamalarını etkileyebiliyor, insanlar o frekanstan çıktıkları takdirde herşey biter! ‘Gerçek’in Titreşimleri bizi o frekanstan çıkarıyor, dolayısıyla kontrol sistemi gün geçtikçe uyanmakta olan insanların üzerindeki etkisini kaybediyor. Daha önce o frekansa bağlıyken farkında olmadığımız şeyleri görmeye, algılamaya ve farketmeye başlıyoruz. 

Yiyecek ve içeceklerdeki kimyasallar yoluyla dengemizi bozup, genetiği değiştirilmiş yiyeceklerle bedenlerimizi kendi istedikleri şekilde yeniden yapılandırıyorlar. Peki çocuklara ne yapıyorlar? İlaçlar ve cep telefonları ile yaşadığımız ortam tam bir mikro dalga çorbası durumunda. Özellikle mikroçipler, dışarıdan ve içeriden baskılama yoluyla insan beden bilgisayarının ‘Gerçek’in Titreşimleri’ne ulaşmasını engellemek için tasarlanmış.

Gittikçe daha çok kontrol sağlamaya çalışıyorlar, ama işin gerçeği şimdiye kadar oluşturmuş oldukları kontrolu bile artık ellerinde tutamaz hale geldiler. Alaska’da HAARP olarak bilinen teknolojinin, şimdi dünyanın çeşitli yerlerinde bağlantılı kuruluşları var. Bunlar iyonosfere,atmosferin en yüksek tabakasına radyo dalgaları gönderiyor, sonra dünyaya veriyorlar. En önemlisi de bunun, ‘Ay Matriks’ini çok destekleyici bir rolünün olması. Bu radyo dalgaları atmosferin, bizim yaşadığımız alt kısımlarında, düşük titreşimli, düşük frekanslı bir ortam yaratıyor. Sistemin “morfik alan” dediği belirli bir alanı ve tabii ki diğer alanları da hedef alıyor. Bunların her türlü halde, belirli bir seviyede ne yaptıklarını gayet iyi bildikleri kesin... 

HAARP’ın yaptıklarından birisi de; insanların beyin dalgalarına, bilgi taşıyan radyo dalgaları/düşünceler gönderebilmesi. Böylece bize empoze ettiği o düşünceleri, biz kendi düşüncelerimiz gibi dışa vuruyoruz. Bu da bu çağ değişiminde sistemin, insanlığa karşı kullandığı bir savunma mekanizması. Eğer bizim yaşadığımız enerji alanını değiştirebilirlerse ve biz de o yoğun kapalı zihinde kalırsak, bundan fazlasıyla etkileneceğimiz kesin!

1 yorum:

  1. Farzedelimki dünyadaki tüm insanlar bu kontrol sisteminden çıktı aydınlandı o zaman ne olacak peki insanlar gerçeğe derinlemesine vakıf olduğunda neler olacak..

    YanıtlaSil

Paylaşım