Inlight TV https://www.youtube.com/watch?v=sulU5-2GhrQ Ağustos, 2014
İnsanlar, insan olmayan varlıklardan bahsettikleri zaman, hala onları dünyadaki inanılmaz derecede küçük olan frekans bandı ile algılamayı bekliyorlar. Fiziksel bir varlık düşünüyorlar, oysa fiziksel varlıklar yok. Herşey holografik, herşey bir fiziksellik illüzyonu veya sanal fiziksellik. Bunu kuantum fizikçiler gayet iyi biliyorlar, üstelik birçok alanda yapılan araştırmalar da var.
 |
| “Size söylenenlerin aksine... Sınırlanmış bir maddesel varlık değilsiniz”... Amid Goswami, PH D Teorik/Kuramsal Kuantum Fizikçi |
Dünyanın insan olmayan varlıklar tarafından manipüle edilmesinden söz edildiği zaman, bu realitede görebileceğiniz varlıklar kastedilmiyor. Görünen ışık menzilinin dışındaki realitelerde var olan varlıklar; dünyamızı ve realitemizi, yarı insan, yarısı bu varlıklardan olan ‘hibrid/melez/kırma soy’ şebekesi aracılığı ile manipüle ediyolar.
Eğer dünyayı ve herşeyin nasıl çalıştığını anlamak istiyorsanız, herşeyi frekans veya ‘enerji’olarak düşünüp, herşeyin de frekanslar ve ‘enerji’ yoluyla oluştuğunu anlamanız lazım. Bu dünyadaki insanların algılamalarını, düşüncelerini ve davranışlarını kontrol altına almak istiyorsanız, prize fişi soktuğumuz zaman olduğu gibi bir enerji/frekans bağlantısı kurmanız lazım, çünkü ancak bu yolla bağlantı kurabilir, onların davranışlarını etkileyebilirsiniz.
Bu soy şebekesi, ‘hibrid’ olup tam bu varlıkların frekansında... Bu varlıklar, bu soyla aralarındaki frekans/enerji uyumu sayesinde dünyayı yöneten şirketlerde, çeşitli kuruluşlarda, politika ve bankacılık alanlarında, monarşide hep yüksek görevlere getiriliyorlar. Dünyayı büyük şirketler, kuruluşlar yönetiyor. Bu varlıkların bu soy aileleri ile arasındaki uyumu, genel nüfusa oranla çok çok daha yakın ve güçlü.
Dünyada çok tanınan birçok lidere baktığınız zaman, hepsinin ele geçirilmiş şahsiyetler olduğunu görürsünüz. Onları, şefkat ve empati duygusundan yoksun bir davranış ve hal ile besleyen muazzam bir ‘bozulma’ var. Sonra da bu varlıklar, bizim realitemizde; savaşlara, kimlerin, nerelerin bombalanacağına karar veren yetkili merci oluyorlar, ama bağlantılar bu soy ailelerinde hep çok güçlü. Daha önce de açıklamış olduğum gibi, benim ‘arkontik güç’ dediğim bu güç, genel nüfusu da etkiliyor. Bunu şöyle gerçekleştiriyorlar:
Dünyada çok tanınan birçok lidere baktığınız zaman, hepsinin ele geçirilmiş şahsiyetler olduğunu görürsünüz. Onları, şefkat ve empati duygusundan yoksun bir davranış ve hal ile besleyen muazzam bir ‘bozulma’ var. Sonra da bu varlıklar, bizim realitemizde; savaşlara, kimlerin, nerelerin bombalanacağına karar veren yetkili merci oluyorlar, ama bağlantılar bu soy ailelerinde hep çok güçlü. Daha önce de açıklamış olduğum gibi, benim ‘arkontik güç’ dediğim bu güç, genel nüfusu da etkiliyor. Bunu şöyle gerçekleştiriyorlar:
“Bu ‘Arkon Güç’, enerjisel bir bozulma olup, ‘hayat’ dediğimizi dengenin, uyumun tersidir. Eğer bazı insanlar; açık kalpli, sevecen, şefkatli, dolayısıyla ‘yüksek titreşimli’ iseler, onların bu bozulmuş enerji ile frekans bağlantıları hiç olmaz. Daha doğrusu bozulma onları asla etkileyemez!
 |
Watford City, Kuzey Dakota
Mayıs 26 2014.
(Foto: Jill Helmuth, AP)
|
Bu nedenle ‘bozulma’nın; bilgisayar virüsüne benzeyen virüsü yüksek titreşimli insanlara işlemez. ‘Bozulma’, bu virüsünü, savaş, terör, korku v.s. yoluyla insan toplumuna salar ve insanların enerji seviyesini düşük frekansta tutar.. Böylece de nüfusu kendisine doğru, yani o düşük frekanslı ‘titreşim hali’ne çeker. İnsanlar o ‘hal’in içine ne kadar çok çekilirlerse, ‘bozulma’ da o kadar çok güçlenir. Şimdi bunu herşeyi içine çeken bir ‘hortum’ olarak gözünüzün önüne getirebilirsiniz.
Dünyada olan korkunç olayları korku, terör, öfke ve nefret ile karşılarsak, bu bizi ‘bozulma’nın kontrolü altına daha kolay sokar. (Sistemin istediği de bu). Yani birisi size bir kötülük yaptı, siz de aynı şekilde karşılık veriyorsunuz. Onun yaptığı kötü birşey ise, haklı nedenlere sahip olduğunuzu düşünerek aynı kötülüğü siz de yapıyorsunuz. Böylelikle her iki taraf da ‘bozulma’yı besliyor, yani hortumun içine çekilir gibi ‘bozulma’nın içine çekiliyor.
Netice olarak bu bozulmanın etkisinden kurtulmanın tek yolu; denge, uyum, sevgi, şefkat, empati gibi pozitif duygular içeren bir titreşimsel/duygusal/enerjisel hale girmektir. Aksi takdirde mücadele etmekte olduğumuz şeyin ‘ta kendisi’ oluruz. Bunu çok kez gördüm. İnsanlar iyi yaptıklarını sanarak bu tuzağa düşüyorlar. Nefreti körüklüyor, protestoyu istismar ediyorlar. Elinize ne geçiyor? Yemek, çay?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder