27 Kasım 2014 Perşembe

Gerçeğin Titreşimleri - 44 - Bilgisizlik duvarı çatlamaya başladı

Başlangıç yakın…

Bilgisizlik duvarı’ çatlamaya başladı…
(David Icke’ın Haziran 2013 tarihli makalesi)

Olayların gidişatı değişmeye başladı gibi görünüyor. Nehirin akışı tam olarak gereken tarafa yönelmiş sayılmaz, ama insan zihni üzerinde kurulmuş olan kontrol sisteminin dayalı olduğu gizliliklerin açığa çıkması açısından, tünelin ucundaki ışık biraz görünmeye başladı.

Geçtiğimiz hafta (Haziran 2013) Londra’nın kuzeyinde Watford’daki Grove Oteli’nde, akademik, politik, istihbarat, bankacılık, askeri, politik ve iş dünyasından ‘elit’ kişilerin dünya meselelerini görüştüğü Bilderberg toplantısına karşı halkın göstermiş olduğu farkındalık ve çeşitli ifşaatlarla, artık bilgisizlik ve kandırılma duvarında hiç olmazsa çatlaklar oluşmaya başladı.

1990 yılındaki ilk ‘uyanış’ım ardından, hayatımda sürekli olarak birbirini takip eden rastlantılar meydana gelmiş ve bu rastlantılar beni, gözlerimi iyice açmamı sağlayan bilgilere, kişilere ve kişisel deneyimlere taşımıştı.
1995 yılında da, bazı dostlarımın daveti üzerinde bir haftalığına İsviçre’ye gitmiş, tam o sıralarda da Amerikalı gazeteci Jim Tucker’den bir e-mail almıştım. Tucker onlarca yıldır, hiçkimsenin öğrenme zahmetine bile girmediği Bilderberg toplantıları hakkında bilgiler ifşa ediyordu. E-mail’inde bana o yılki Bilderberg toplantısının İsviçre’de Bürgenstock Otellerinde yapılacağını öğrenmiş olduğunu yazmıştı. İşte sözünü ettiğim garip rastlantılardan birisi de, tam da oralara arabayla birkaç saatlik mesafedeki bir yerde kalıyor olmamdı.



Haritaya bakılacak olursa, oldukça gözlerden uzak bir yerdi. Zaten o zamanlar kimsenin hiçbirşeyden haberi bile yoktu.

Jim Tucker onlarca yıldır, dünya olaylarının David Rockefeller, Henry Kissinger ve Rothschild’lar gibi Bilderberg hiyerarşisi tarafından manipüle edildiğine dair bilgiler vermeye uğraşan bir gazeteciydi. Daha sonra ona başkaları da katıldı ve Bilderberg meselesi hakkında halka daha çok bilgi akmaya başladı. Aldatma planı çok yavaş ve sinsice tam anlamıyla gölgelerden yürütülüyordu.

Jim Tucker’ın, ‘Bilderberg Kabalı’ hakkındaki en büyük açıklamaların yapıldığı bu yıl 26 Nisan’da 78 yaşında ölmesi kaderin garip bir cilvesidir. Bu yılki Bilderberg toplantısının yapılacağı otelin bulunduğu bölgedeki protesto kalabalığını görseydi herhalde çok gurur duyardı.

Sembolizm çok güçlü bir unsur, çünkü enerjetik olarak nerede olduğumuzu görsel olarak temsil ediyor. 1995’te Bürgenstock’taki durum ile bu hafta sonu Bilderberg toplantısının yapılacağı Londra yakınlarındaki Grove otelinin dışındaki durum, o zamandan beri ne kadar çok yol aldığımızı gösteriyor.
Jim Tucker, Bilderberg hafiyesi, 1934-2013
1995’teki deneyimimde, İtalyan sınırından kuzeye Bürgenstock’a Bilderberg’ci grup gelmeden bir gün önce, arabayla dört saatte ulaşmıştım. İsviçre’nin en güzel göllerinden olan Lucern gölüne bakan otellerin çevresi koyu renk giysili güvenlik elemanlarıyla doluydu. Aslında o zamanlar çoğu kimsenin zaten haberi bile olmadığı için fazla güvenliğe de gerek yoktu, ama yine de her yere uyarı tabelaları ve geçici çitler yerleştirilmişti.

Daha sonra oraya toplantının yapılmakta olduğu gün bir kez daha gitmiş, ancak bu sefer dağa bile ulaşamamıştım! Oteller bölgesine götüren tek yok, İsviçre polisi tarafından kilometrelerce öncesinden kapatılmıştı. Parlak turuncu ceketi olan polislerden birisiyle, neler olduğunu anlamaya çalışan şaşkın bir turist tavrıyla konuşmaya başladım.

Buralara ne oldu böyle, 3 gün de önce buradaydım, şimdi dağa çıkamıyorum” dedim. Polis orada bir toplantı olacağını, toplantı bitinceye kadar halkın oraya gitmesinin yasak olduğunu söyledi. Saf saf, “Ne toplantısı?” diye sordum. Sadece “Çok gizli! Çok gizli!”dedi. İşin hoş tarafı ben, onun bölümlere ayrılmış beynindeki bilgisizliğin çok daha fazlasını biliyordum, ama ne yapsın, onun bildiği tek şey çok gizli birşeyler olduğu, onun da yolu kapalı tutması gerektiği idi.

Aslında korumasını yaptığı odaklanma, kendisi, çocukları ve torunlarına Orwell’in ‘1984’ kitabındaki faşizm kabusunu empoze ediyor, ama bunların hepsi onun radar kapsama alanının dışında kaldığı için söyleyebileceğim birşey yoktu tabii. Bilderberg polisinin yaptığı da aynen bu; kendilerinin ve ailelerinin köle yapılacakları bir planı yapanları koruyorlar!


Bilder-berg. Sözlükteki anlamı; Her 3 yılda bir düzenlenen, Avrupalı ve A.B.D.’li önemli bankerlerin, ekonomistlerin, siyasetçilerin ve hükümet yetkililerinin katıldığı ve dünya meselelerinin tartışıldığı çok gizli niteliğindeki toplantı. (Tureng)



Bu durum, 2013’te İngiltere Watford’daki Bilderberg toplantısının yapılacağı yerde çok daha abartılmış bir haldeydi. Bütün polisler, aylardan beri, ‘140 tane Bilderberg katılımcısı gelecek’ diye orada yaşayan insanlara hayatı mümkün olduğu kadar zorlaştırmak için ne varsa yaptılar. Nasıl oluyor da, iddia edildiği üzere özel bir organizasyon, toplantılarında bu kadar çok polisi kullanmak için halkın parasını kullanabiliyor? Nasıl oluyor da Watford Belediye Başkanı, kasabada ne olduğuna dair kendisine polis tarafından bir açıklama bile yapılmadan ‘resmi gizlilik belgesi’ni imzalamak zorunda kalıyor?

Bunun cevabı şudur ki: Bilderberg Grubu, ne isterse yapar, çünkü bu organizasyon, gizli cemiyetlerin ve onlara bağlantılı kuruluşların global şebekesi olup dünyanın her yerinde hükümetleri kontrolleri altında tutarlar. Rothschild ve Rockefeller gibi aileler global diktatörlerdir ve onların herhangi bir organizasyonu şehre geldiği zaman yetkililer ‘hazırol’da durmak zorundadırlar.

Aslında açık mavi yelekli irtibat görevlileri ile, Grove Otel’inden birkaç kilometre ötede toplanmak isteyen protestoculara izin vermeyen Hertfordshire polisinin hiyerarşisi arasında da bir ayırım yapmak gerekiyor.

Halkın Bilderberg toplantılarına olan ilgisi, yanlış bilgilenme vaya hesaplı bazı nedenler yüzünden ‘taşkınlık’ olarak değerlendirildi. Polisin sözcüsü Baş Komiser Dave Rhodes, yüzlerce veya binlerce kişinin, Bilderberg ile ilgili olumsuz duyguları nedeniyle galeyana geleceğine dair raporlardan bahsetti. Baş Komiser herhalde 2012’de Virginia Chantilly’deki Bilderberg toplantısında otelin bulunduğu bölgenin dışında 100 kadar protestocunun bulunduğu bilgilere göre bir değerlendirme yapmış olmalı. A.B.D.’nde hangi yöne giderseniz gidin, mutlaka geniş düzlüklerden geçmeniz gerekir, oysa İngiltere’deki Watford bütün yönlere açılan ve nüfusun yoğun olduğu bir bölgedir. Watford’a kadar ulaşan ‘Daha Büyük Londra’ denilen bölgede 8 milyon kişi yaşar ve milyonlarca kişi, iki saat uzaklıktaki kuzeye de tam oradan geçiş yapar. Polis şefinin asıl atladığı önemli haber, Bilderberg Grubu’nun ve bağlantılı komplosunun büyük bir hızla gelişmekte olduğu idi... Neyse ki halkın bu tür olaylara olan potansiyel farkındalığı da aynı oranda artmaya başladı. İkisini bir araya getirince de, Bilderberg protestosuna rekor sayıda bir katılım olacağı belliydi.

Günlerce web sayfasından ilan edildiği için, Hertfordshire polisi bölgeye girişi yasaklayınca bir felaket olmasını bekledi, ama protesto organizatörleri bu konuda çok duyarlı olup sağduyulu hareket etmenin gereklilikleri konusunda önceden çok uyarı yapmışlardı. Polis halkın belirli bir bölgeye girmesine izin verdi, ama katılım o kadar çok oldu ki, çoğu kişi saatlerce yol alarak oraya ulaştığı halde sonradan onların girişlerine izin verilmedi.

Son derece üzücü ve çok gereksiz birşeydi. Oteldeki 140 kişinin güvenliği için milyonlar harcanırken, yüzlerce barışçı insan ikincil bir yola alınıp çitle soyutlandılar. Üstelik bir sürü yer olmasına rağmen belirlenmiş olan o bölgeye, bir kişinin dışarı çıkmasına karşılık başka birinin girmesi şeklinde bir uygulama yapılması kaydıyla izin verdiler.


Bilderberg 2013, kalabalığa hitaben...
Şimdi yeniden hayatın görsel dili olan sembolizme dönelim. Bundan 18 yıl önce ben, İsviçre’de sakin bir köy yolunu bloke etmiş olan polisle konuşurken halktan hiçkimse yoktu. Oysa bu kez, bir Bilderberg konferansının yer alacağı bölgede, bu konuda bilgilenmiş ve bilinçlenmiş binlerce insan vardı.

Bilginin artık en uzaklara kadar yayılması olağanüstü birşey. Dünya, onu bu hale getirmeyi planlamış olan ‘gizli el’ yüzünden bu halde. Ben de o günkü konuşmamda, insan toplumu üzerindeki perdenin kaldırılması yolunda o günün ‘tarihi bir gün’ olduğunu vurguladım.

Yüzyıllardan beri, görünürdeki ‘alem’de, hükümetler ve uygulamaları veya önerdikleri programlarla ilgili sonsuz sayıda protesto ve miting gördük. Ancak benim bildiğim kadarıyla, ‘görünmeyen’ alanda faaliyet gösterenler aleyhinde gerçekleştirilen en büyük miting buydu...

Artık dünya olaylarının gerisindeki komplonun yaygın ifşaatı ile binlerce kişi bir araya gelirken, çoğu kişi de komplonun ayrıntılarını ortaya çıkarıyor. Dünya uyanıyor, buna şüphe yok. Bence yeterince hızlı değil, ama uyanış gittikçe daha önemli adımlar atmaya başladı.



Otelde kalan ‘zavallı’ insanlar ve hizmet ettikleri şebeke, uzun zamandır alay ettikleri kamuoyunun farklı bir yüzü ile karşı karşıya. Onlar için önemli olan tek şey ise, hangi sınıra kadar ne yaptıkları konusundaki gizlilik ve kamuoyunun bilgisiz kalması...

Onlarca yıldır kesintisiz bir şekilde yoğun bir baltalama ve istismara rağmen sürdürdüğümüz bütün didinme ve gayretle, gerçeklerin açıklanması ve bunun iletişiminin sağlanması konularında, artık nehirin akışının yön değiştirme noktasında olduğunu güvenle söyleyebiliriz. Sessizlik ve aldatma duvarında çatlaklar oluşturmak çok uzun zaman aldı, dolayısıyla üyeleri gölgelerde sessiz sessiz yılan gibi rahat rahat sürünen Bilderberg’ciler de epeyce bir yol aldılar.

Öncelikle Avrupa Birliği’ onların yüzünden oldu. Polonyalı bilim adamı Joseph Retinger, hem Bilderberg Grubu’nun, hem de Avrupa Birliği’nin yaratılmasındaki merkez figürlerden birisidir. Zaten o zamandan beri de bu ikili ayrılmaz olmuştur.

Bugünkü Avrupa Birliği ince ince planlanarak, önce Avrupa Ekonomik Topluluğu/EEC veya Ortak Pazar olarak gizlice oluşturulmuş, 1957’de Belçika, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Hollanda ve Batı Almanya’nın, Roma Anlaşması’nı imzalamalarını takiben resmen kurulmuştur.


EEC 1957’de Roma’daki Capitoline Hill’de imzalanmıştır.
Washington’daki Capitol Hill 
adıyla benzerliğe dikkatinizi
çekerim. 
Capitoline Hill’in diğer adı Mons Saturnus olup,

‘Saturn höyüğü’ anlamına gelir.
Avrupa projesinin ‘babası’ olarak kabul edilen Jean Monnet, EEC/Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Bilderberg yaratıcısı olan Joesph Retinger’in ortağı olup 30 Nisan 1952 tarihli mektubunda bir dostuna yazdığı mektupta asıl ‘oyun’u şöyle anlatmıştır:

Avrupa ülkeleri, halkları neler olduğunu fark etmeden bir süper devlete doğru çekilmeli. Bu ancak ekonomik amaç altında saklanarak alınacak başarılı adımlarla sağlanabilir, ama sonunda geri dönüşü olmayacak şekilde bir ‘federasyon’a götürecektir.’

İşte o zamandan beri Bilderberg’cilerin tam olarak yaptığı da bu! Avrupa ülkeleri halklarının; Bilderberg Grubu’nun rehberliğinden de, bu plandan da haberleri olmadan, Avrupa’yı tek bir süper devlete taşımalarını sağlamak.

Geçen haftaki Bilderberg Toplantısı’na katılmış olan eski Bilderberg Başkanı Vikont Etienne Davignon, Avrupa’daki döviz kurunun, Bilderberg Grubu toplantılarında yer alan çalışmalarla kurulduğunu söyledi. Daha sonra 1955’te Almanya’daki toplantıdan sızdırılan bilgilere göre, Avrupa’nın Ortak Pazar ve tek para kuruna entegrasyonu, ta o zamanlarda görüşülmüş...

1970’li yılların başında, ülkesini Avrupa projesine sokan o zamanki İngiltere Başbakanı Edward Heath, İngiltere’nin balıkçılık, maden ve üretim endüstrisini bitirmek üzere gizlice anlaşma yapmış olan bir Bilderberg’ciydi. Zaten ta başından beri Avrupa Birliği planına göre her ülke, belirlenmiş olan tek bir ekonomik ve endüstriyel alanda uzmanlaşacaktı. İngiltere’nin, banka ve finans gibi hizmet endüstrisinde uzmanlaşmasına karar verilince, ‘City of London’/Londra’nın bankacılık merkezi, Avrupa Birliği’nin finans piyasasının merkezi oldu. Bu sağlanırken, balıkçılık, madencilik ve üretim ise sistematik olarak yok edildi.

Bir Bilderberg planı olan, ‘global gücün hayatlarımızın her alanında merkezileştirilmesi’, bize şimdi globalizasyon denilen kavramı hediye etti. Bir Goldman Sachs yöneticisi olan Peter D.Sutherland, Rothschild-Rockefeller Dünya Ticaret Örgütü’nün ilk başkanıdır. Onlarca yıldır bütün Bilderberg toplantılarına katılmış olduğu gibi, tabii ki geçen haftaki Bilderberg toplantısında da vardı.


David Rockefeller: “Global bir dönüşümün eşiğindeyiz.
İhtiyacımız olan tek şey büyük bir kriz. Böylece ülkeler ‘Yeni Dünya Düzeni’ne razı olacaklar.”
1954’te Bilderberg Grubu, Hollanda’nın Osterbeek beldesinde, adını aldığı Bilderberg Oteli’nde ilk kez resmi olarak toplandığından beri, yani 60 yıldır, hep bildik kişiler bildik konuları ele aldı. David Rockefeller’den başka Henry Kissinger ve Hollanda Kraliyet Ailesi, Bilderberg toplantılarının önde gelen demirbaşlarındandır. Kaldı ki Hollanda Prensi Bernhard, Bilderberg Grubu’nun ilk başkanıdır ve böylece dünyayı kendi istedikleri şekle dönüştürmüşlerdir.

Bernhard eski bir Nazi SS subayı olup İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth’in eşi Prens Phillip’in de yakın dostudur. Şimdi yine Mark Twain’in dediği gibi kendimi tekrarlamaya başladım, ama ne yapayım konu açılınca hepsi birbirleriyle bağlantılı olduğu için çorap söküğü gibi birbirini takip ediyor...
1991 yılındaki Bilderberg toplantısında Rockefeller’in şöyle dediği söyleniyor:

Washington Post, The New York Times, Time Dergisi ve diğer büyük medya kuruluşlarının direktörleri, toplantılarımıza katılmışlar ve 40 yılı aşkın bir süredir ağızlarını sıkı tutma konusundaki sözlerine sadık kalmışlardır, bunun için onlara minnettarız. Bu yıllar zarfında, eğer kamuoyunun gözü önünde olmuş olsaydık, dünya için yapmış olduğumuz planı geliştirmemiz mümkün olamazdı. Ancak dünya artık bir ‘dünya hükümeti’ oluşumuna doğru daha tecrübeli ve hazırlıklı bir hale geldi. Geçen yüzyıllarda da uygulanmış olan; ülkelerin ulusal kararlarından ziyade egemenliğin, dünya bankerlerinin ve entellektüel ‘elit’in süper devletinde olması tercih edilmelidir.”

Onlarca yıldır perde arkasında hep bunlar konuşuldu ve katılan gazetecilere gizlilik yemini ettirildi, editörler ve medya sahipleri Bilderberg faaliyetlerini basında yayınlamamak üzere yemin edip, sözler verdiler.

Washington Post gazetesinin sahibi olan Graham Ailesi, zaten uzun süredir Bilderberg’ci. Bu gazetenin gazetecileri Watergate Skandalı’nın hikayesini yazıp Başkan Nixon’ı alaşağı ederlerken, asıl bu olayı yöneten Bilderberg kodamanı Henry Kissinger’e hiçbirşey olmadı. Dolayısıyla halen Washington Post gazetesinin Başkanı ve CEO’su olan Donald E.Graham da, geçen haftaki Bilderberg toplantısı için diğerleriyle birlikte Grove Otel’deydi.

Ancak bu yıl, sürekli olarak şirket medyasını ifşa eden alternatif medyadan gelen baskılarla Bilderberg Grubu, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kamuoyunun gözü önüne serildi.

Önemli İngiliz gazeteleri, önemli politikacıların gizlice ‘elit’ şirket, elit banka, elit akademi ve elit istihbarat görevlileri ile toplantılar yaptıklarını vurgulayınca, bırakın varlığından haberdar olmayı, bu organizasyonu hiç duymamış olan insanların bile gözleri açıldı.

Bir Bilderberg katılımcı, Grove Otel’e gelirken, yüzünü
protestoculardan saklıyor. Elindeki gaze
tenin başlığı
da konuyla bayağı uyum sağlıyor doğ
rusu:
‘Çocuk pornocu öğretmen serbest bırakıldı...
Bu baskı neticesinde İngiliz hükümetinde uzun süredir bakanlık görevi yapmış olan ve Bilderberg Grubu’nun yönetim kurulunda yer alan Kenneth Clarke bile Parlamento’da, bu ‘grup’ ve kendisinin bu gruba olan bağlantısı ile ilgili olarak soruları yanıtlamak zorunda kaldı. Ancak son derece saçma bir şekilde yağıp gürleyerek bunun, kamuoyunu hiç de ilgilendirmeyen ‘özel’ bir organizasyon olduğunu söyledi. Bütün politikacıların halkın gözü önünde kavgalaşıp, perde arkasında aynı kabala hizmet ettiklerini bildiğimiz üzere, onu da destekleyen, sözde politik rakibi olan muhalefetteki İşçi Partisi’nin Maliye Bakanı ve ‘Kabal’ın Fabian Cemiyeti’nin bir başka üyesi olan Ed Balls oldu! İşin hoş tarafı mevcut hükümetin Maliye Bakanı olan George Osborn da Bilderberg toplantısının katılımcılarından birisiydi.

Bu demektir ki, İngiltere’de gelecek seçimlerde İngiliz halkı, ulusal finansın kontrolü için oyunu mavi rozetli Bilderberg Şansölyesi’ne mi, yoksa kırmızı rozetli Bilderberg’ci Şansölye’ye mi verecek? Bilderberg konferansları, özgürlük ve seçim maskesi ardında tek partili devletleri yönetmek için çok önemli bir araç.
Adeta lobicilik yasalarının ne kadar büyük bir maskaralık olduğunu göstermek için, Maliye Bakanı George Osborn’un Başbakanı olan David Cameron da Grove Otel’de boy gösterdi. Sözde, teoride kamu görevlilerinin ve politikacıların gizli ve manipülatif lobiciliğini önlemek için yasalar var, ama bırakın yasaları, onlar büyük bir yüzsüzlükle kendilerini kamu denetiminden koruyacak olan polisleri de kullanarak, toplantılarını hep tenha yerlerdeki otellerde yapıyorlar.
Cameron da, Osborn da, muazzam gelirler elde ettikleri halde vergi vermeyerek İngiltere’deki sistemi manipüle etmiş olan Google’ı açık açık bununla itham etmişlerdi. Ancak sızan haberlerde aynı kişilerin, daha sonra Google’ın davetlerine ‘VIP/önemli konuklar’ olarak icabet ettikleri gibi, Bilderberg toplantısında Google’ın başkanı Eric Schmidt ile de pek samimi oldukları belirtildi.

Google, Apple, Starbucks ve diğerlerinin vergi vermekten kaçınmalarının amacının altında yatan asıl neden planın, mega şirketlerin; mevcut global vergi şekliyle ülkelere vergi vermemeleri veya muhatap olmamaları için tasarlanmış olması.
Onlar, bir dünya hükümeti, bir dünya merkez bankası, tek tip para ve bir dünya ordusunun yapısını finanse etmek için ‘global bir vergi uygulaması’ planının peşindeler. Bilderberg Grubu’ndan az önce aynı otelde toplantı yapmış olan Schmidt’in Google’ı da, ‘transhümanist planı’nın peşinde. Bu, bedenlerine teknoloji almalarının iyi birşey, yani bir çeşit insan gelişimi olduğuna dair insanların ikna edilmesi planı, ama tabii ki asıl amaç, bedenlerine yerleştirilmiş olan teknoloji yoluyla insanların duygu ve düşüncelerinin kontrol altına alınması...
Şirketler; akıllı telefonlar ve Google Glass gibi gelişmiş nice aletle, insanları teknolojiyi bedenlerine almanın çok önemli bir adım olduğunu kabul etmeye hazırlıyorlar. Böylece nice insan teknolojiye tiryaki olup, artık onu bedeninin içinde taşıyacak!
Delikanlı: Iphone’larımıza tiryaki mi olmuşuz? Bize gülüyorlar mıymış?
Genç kız: Aman Allahım, evet-çok mu gülüyorlar? Şimdi kapatmam lazım,
bakiim onunla ilgili kimler tweet atmış!
Internet erişimli Google Glass bu yönde büyük bir adım, Motorola da şifrelerin yerini alacak ‘elektronik tattoo/dövme’yi sunacağını ilan etti. Bu açıklamayı Google’ın yöneticisi Regina Dugan yaptı. İlginçtir, aynı Regina Dugan,Pentagon’un teknoloji geliştirme bölümü olan kötü şöhretli DARPA’nın eski direktörüydü.

Google glass

Google glass, ulaşmak istedikleri nokta ve ötesi...

Elektronik tattoo/dövme insan bedenine yerleştirilen bir mikroçip.
Elektronik tattoo/dövme, 1990’ların başından beri uyarmaya çalıştığım üzere insan bedenine yerleştirilen bir mikroçip. Bilderberg toplantıları gibi toplantılarla, ortak strateji güden üretici veya şirketlerin-bu durumda bu Google oluyor-transhümanist teknolojilerinin hükümetler, üniversiteler ve medya tarafından desteklenmesi sağlanıyor.

Bilderberg Grubu, bazı kişilerin safiyane inandıkları üzere komplonun kendisi değil, komplonun örümcek ağındaki hücrelerden sadece birisi. Çok önemli bir hücre olduğu kesin, ama bunun çok daha ötesi var. Yapılmış olan planların aracısı olan grupların ve gizli cemiyetlerin varlığı malum... Ve bunlar global örümcek ağının derinliklerinde Bilderberg operasyonlarından çok daha derin bir şekilde gizlenmiş durumda. Üstelik buralardaki katılımcılar, oralarda hep ‘ast’ durumda olacaklar. Bu alanda bir kodaman olmak istiyorsanız, aman sakın örümceği kızdırmayın!

Bilderberg Grubu, gizlenen ile görünen arasında bir yerde bulunuyor. Bir taraf çok çok gizli, hep gölgelerde kalıyor ve şebekeler yoluyla örümceğe götürüyor, diğeri ise halka, hükümetlere, şirketlere, üniversitelere ve medyaya vs uzanıyor.

1995’te Bürgenstock’a ulaştığım zaman faaliyetler daha derinlerde gizleniyordu. Bu nedenle Bilderberg olan hücreyi ortaya çıkarmak için çok çalışıldı ve şimdi o kadar mercek altındalar ki, bundan kurtulmak için çırpınıyorlar. Ve doğrusu şimdiye kadar, geçtiğimiz hafta sonunda Grove Otel bölgesinde olduğu kadar çok başarı kazanılmamıştı.

Tavşan deliğinden daha aşağılara bakınca Bilderberg 2013 protestoları ile, pisliği iyice ifşa etme yolunda oldukça önemli bir yol katedilmiş oldu, ama ‘Bilderberg’ gözler önüne serildikçe, örümcek de ona göre temkinli hareket ediyor, bu gerçeği atlamamakta da yarar var...


2 yorum:

Paylaşım