(David
Icke’ın 27 Ekim 2013 tarihli makalesi)
Zengin
adam, fakir adam… Paranızı çalmak için global kandırmaca…
Benim
makalelerimi okuyanlar bilirler, yıllardan beri sistemin, global bir
‘Açlık Oyunları’ toplumu yaratma planlarını elimden
geldiğince anlatmaya ve açıklamaya çalışıyorum. Sistem,
toplumu servetinden tamamen koparma yolunda ve bu artık, kendilerini
varlıklı sayanlar için bile söz konusu olacak boyutlarda…
Bunun
en kötü örneği Kıbrıs’ta gerçekleşti. 2008’de banka
sistemini kurtarmak için bankada hesabı olanların paralarına el
kondu. Şimdi ise başka bir banka soygunculuğu ve sermayeye el
konması planı tetiklenmek üzere beklemede…
Uluslararası
Para Fonu (IMF) ‘Vergi Zamanları’ başlığı ile bir ‘Mali
Gözlem Raporu’ çıkardı. Aslında bu, global ekonominin çok
kötü durumda olduğunu, dolayısıyla vergilerin arttığını,
sermayeye de ‘el konma’ ihtimali olduğunu belirtiyor.
IMF,
Rothschild’ların yarattığı bir kurum. II.Dünya Savaşı’nın
sonunda global problemin yeni bir ekonomik düzenle desteklendiği
Bretton Woods Anlaşması yoluyla ortaya çıkarıldı.
(Bretton
Woods Anlaşması, 1-22 Temmuz, 1944 yılında New Hamshire’daki
Bretton Woods adlı yerde yapılan Birleşmiş Milletler Para ve
Finans Konferansı’nda geliştirildi ve para ve döviz oranlarının
ayarlanması için bir dönüm noktası oldu. 1945’te II. Dünya
Savaşı sona erdiği zaman Avrupa ve dünya, savaşın sebep olduğu
yıkımdan iyileşmek için uzun süreli bir yeniden yapılanma ve
ekonomik gelişme yoluna girdi. Başlangıçta temel reserv kuru
altın olmasına rağmen, altın fiyatlarına bağlı olan
uluslararası rezerv kuru olarak Amerikan doları hız kazandı.
Bretton Woods Konferansı’nın önemli sonuçlarından birisi de
IMF ile Yeniden Yapılanma ve Gelişme Uluslararası Bankası’nın
oluşturulmasıdır. En önemlisi ise sabitleştirilmiş döviz kuru
sistemidir. Dövizler altına sabitlendi, IMF’e de ödemeler
dengesizliği olduğu zaman müdahale etme yetkisi verildi.)
Ne
zaman IMF bir çağrıda bulunsa, metin Rothschild’lar tarafından
hazırlanıyor. Şimdi de, IMF bir seferlik özel sermaye vergisi
için çağrıda bulunuyor. Bu halkın servetinin çalınmasından
başka birşey değil! Aslında 2008 krizinden sorumlu olan da halk
değil, asıl sorumlu bunu söyleyenler...
Süper
zenginlerin parası zulalanıp saklanırken ve IMF ile hükümetler
bunları alamazken, IMF bu soygunu, ‘servete el koymak’ olarak
tanımlıyor. IMF’in arkasındakiler, kendi paralarını çalmak
için neden IMF’i kullansınlar ki? Tabii bütün bunların bedeli
hep bizlerden gidiyor.
Nedense
‘mevduat sahiplerinin paralarını çalan bankalar’ olayı çok
yaygınlaştı. Zaten plan da, bir sonraki uydurulmuş ekonomik
krizde, mevduat sahipleri yoluyla halkın paralarının yasal olarak
soyulması ve batan bankalar veya hükümetlerin kurtarılması için
kullanılması...
Özgürlük
ve insan hakları savunucusu yazar Naomi Wolf, WaMu Bankası (eski
Washington Mutual bankası) aylık parasını göndermeyi kestikleri,
online hesabına erişimini de bloke ederek 3000.000 dolarını
çaldıkları için bankanın aleyhine dava açtı. Wolf’un
söyledikleri doğru olmasa bile, bu yine de yasadışı. Oyunun
amacı, bir banka kendisinin likidite/nakite çevirme krizinde
olduğunu söylediği zaman, bunu yaygın bir yasa uygulaması haline
getirmek. Böylece bu, elit soy şebekesine dünyada çalacak hiçbir
para kalmayıncaya kadar sürecek. O noktada da zaten, mega fakir
kölelerin, mega zengin küçük gruba kölelik edeceği ‘Açlık
Oyunları’ toplumu çoktan oluşmuş olacak.
Finans
yorumcuları Eric Sprott ve Shree Kargutkar şöyle yazmışlar:
Önemli
bankalardan birisi, mevduat sahiplerinin hesaplarına saldırarak,
daha önce asla cesaret edemeyecekleri bir noktaya ulaştı. Artık
dönüşü yok. Artık sınırı geçtiklerine göre, bu riskli,
desteklenen ve onları destekleyen ülkelerle ilgili olarak da
beklenen bir örnek.
Kriz
başladığından beri ilk kez, farklı bir olay ya da örnekle karşı
karşıyayız, bakalım bu önemli banka, finans sektöründeki
zaafiyetine nasıl değinecek. Eski örneğin adı, şirket
sektöründen vergi mükelleflerine transfer riski yoluyla ‘kurtarma’
idi, yeni örnek ise ‘içeriyi kurtarma’ olup asıl riski,
etkilenen kurum taşıyor, bu da sermaye, tahvil ve mevduat
sahiplerinin zararına oluyor.
Kaynak:
Caveat
Depositor: http://www.sprott.com/markets-at-a-glance/caveat-depositor/
Gittikçe
artan sayıda insan, kitlesel bir global krizin kaçınılmaz
olduğunu görmeye başladı. Bankalar ise, hükümetleriyle birlikte
insanların paralarını istedikleri şekilde yönlendirmelerini daha
da güçleştiriyor. Activist Post haber sitesi, JPMorgan Chase’in
yabancı bankalara elektronik transferin yasaklandığını ve 50.000
dolar üzeri nakit çekimlerinin engellendiğini yazıyor. Tabii ki
HSBC ve diğerleri de onu izleyecektir.
Bir
bankaya para yatırdığınız zaman sizin paranız o bankanın malı
oluyor. Gördüğünüz gibi istediklerini almaları çok kolay...
Hava cıvadan oluşturdukları ‘kredi’ denilen parayı ödünç
vermeleri için ise ‘sermaye’nin pek az bir bölümünü bankada
tutuyorlar.
Eğer
parası olan herkes teorik olarak hesaplarını kapatacak olursa, bir
saati bile bulmaz bankanın bütün kapıları kapanır, çünkü
aslında o para bankada değil! Çeşitli bankaların ‘garanti’
entrikası, aslında sanal garantiyi karşılayacak paraya sahip
olmamalarından kaynaklanıyor.
Amerikalı
araştırmacı Dave Hodges şöyle yazıyor:
“Federal
Mevduat Sigortası Şirketi/Kurumu’nun mevduat sigorta fonunda
sadece 25 milyar doları var. Bu kanunen, sigortalı mevduatın
sadece % 1.15’ine eşit. Yakın bir gelecekte banka batacaksa
bankacılar size haber vermeyecekler, çünkü bir bankanın
çalışmasına engel olacak bir kışkırtma yapmak istemezler.
Federal Mevduat Sigortası Kurumu tarafından sadece % 1.15’i
sigortalanmış olan mevduat ile sizin paranız korunmasız bir halde
kalıyor, ama diğer tarafta ‘elit’ tabaka uyarılıyor ve sessiz
sedasız paralarını güvenle bir yerlere aktarıyorlar... Bunu
nasıl mı biliyorum? Para hareketleri üzerinde yaptığım
araştırmalarla keşfettim. Meksika Körfezindeki patlamanın
ardından, yani petrolün denize sızması felaketinin olduğu o
sabah Goldman Sachs, Deep Water Horizon Ring Transocean’da
‘içeriden çalışanlara opsiyon tanıyın’ bildirisi yaptı. Ve
herkes zarar ederken, ‘elit’ tabakanın stok kar marjları
garanti altında alındı!”
‘Elit’
şebekenin en önemli varlığı, kendi yaratmış veya kurmuş
oldukları ve hep kontrollleri altında tuttukları bankacılık
sistemi. ‘Bireysel Bankacılık’a odaklanmamıza gerek yok, onlar
Internet’e bağlı bilgisayar uçbirimleri veya örümcek ağının
hücreleri gibi. Onlar gelip gidiyorlar, ama onları kontrolü
altında tutan bankacılık sistemi hep orada olup, olayları hep o
yönlendiriyor!
Sistem
ve yapısı, kredi denen düşsel veya sanal sermayeyi gaspetmek
üzere kurulduktan sonra, paranın efendileri, bu sefer geriye kalan
diğer sistemleri yerleştirdiler; bunlar da hükümetler, şirketler,
mahkemeler, tıp, bilim, eğitim, medya v.s. oldu...
‘Para’yı
yaratanlar, paranın satın aldığı herşeye sahip
olabilirler-yukarıda verilmiş olan örnekler gibi... Artık öyle
bir noktaya ulaştık ki, bankacıların sahip olmadıkları pek az
sermaye kaldı, çünkü son 300 yıldır, aslında ‘var’ olmayan
‘para’nın manipüle edilmesiyle, ‘sayıca çok’ olan
kitleden, ‘sayıca çok az’ olan kitleye muazzam miktarda kaynak
transferi yapıldı.
Ana
fikir şu: ‘Kurtarılan’ paradan kalanları silip süpürmek, bir
yandan bireysel hesapların varlık satışını zorlamak, bir yandan
da insanları, arttırılmış çeşitli vergilerle, ısınma ve gıda
gibi temel ihtiyaçların fiyatını arttırarak sıkıştırmak.
Yoksul ve işsizlerin sosyal yardımlarını kırpıp geçinmelerini
iyiden iyiye zora sokmak da cabası...
Merkez Bankası Rothschild soyunun kontrolünde olmayan sadece 3 ülke kaldı: İran, Kuzey Kore ve Küba. Libya artık bu listede değil. Artık hepsi birşey ifade etmeye başladı değil mi? |
‘Algılama
Yanılgısı’ adlı kitabımda, özellikle düzenlenmiş olan
ekonomik krizle, zaten daraltılmış olan aile bütçelerini daha da
sarsmak için gıda fiyatlarının suni bir şekilde nasıl
arttırıldığını anlatmıştım. Şimdi de İngiltere’de, her
zaman muazzam miktarda kar elde eden elektrik ve gaz şirketleri,
zaten felce uğratmış olan fiyatlarını yüzde on daha arttırdı!
Bunun
finansal hiçbir haklı nedeni yok! O zaman dünya çapında enerji
şirketlerini kontrol eden şebekelerin, aynı zamanda onları
yöneten hükümetleri de kontrol etmelerine gerek olmaz... Ama ne
yazık ki oyunun tamamı şikeli!
İlk
aşama eskiden devlete ait olan kuruluşları özel şirketlere
satmaktı. Bunların çoğu, ülkenin dışında olup, dışarıdan
yönetilen yabancı şirketler. İkinci aşama ise, onların
inanılmaz karlarını ve hissedarlara yapılan ödemeleri
arttırmalarına izin vermek oldu.
İlk
aşamada bu kuruluşların kontrolü, kamu yararına çalışması
gereken hükümetlerinden elinden alındı, ikinci aşamada ise
insanların finansal yaşam savaşında ikinci bir cephe açıldı.
Eski Başbakan Margareth Thatcher İngiltere’de, uygulamalarından
dolayı sağ görüşlülerin tanrıçası gibi olsa da, aslında
yaptığı, kamu servetinin çalınması için silsileyi tetiklemek
oldu. Bu da tam, hindinin şükran günü için oy vermesine benzedi!
Aynı
hikaye A.B.D.’nde ve dünyadaki birçok ülkede oldu. Gelirler
düştü, temel ihtiyaçların maliyeti çok arttı, çünkü global
kabal, banka sistemi aracılığı ile bütün dünyadaki, bu önceden
hesaplanmış kamu serveti hırsızlığını yönetiyor...
Aslında
derinlemesine bağlantılı olup, bağlantısı yokmuş gibi görünen
kişisel ve rastgele olayların arkasındaki plan git gide ortaya
çıkmaya başladı. Geçenlerde yine bir yazımda Amerikan
ekonomisinden geriye ne kalmışsa onu da yok etmek isteyenlere
hizmet edenlerin Amerikan hükümetini resmen nasıl kapattığını
anlatmıştım. Newsweek dergisinin eski yurtdışı editörü ve New
York Times dergisinin baş editörü olan Ed Klein bu haftaki
yazısında bu ‘kapanma’nın kasıtlı olarak yönetildiğini
yazmış...
Klein,
Beyaz Saray’dan ve eski başkan danışmanlarından yarım düzine
çalışanla yapmış olduğu röportajdan sonra herşeyin, Obama’nın
en yakın danışmanı Valerie Jarrett tarafından, daha önceden
planlanmış olduğunu anlatıyor. İşte baylar, bayanlar, politika
alemi böyle çalışıyor! İnsanların hayatı olumsuz etkilenir
miymiş, etkilenmez miymiş hiç umurlarında bile değil! Sonuçlar
kendi politik amaçlarına ve planlarına yarasın da gerisinin hiç
önemi yok...
Trilyonlarca dolar (lineer ölçek) Amerikan
Ulusal borçlanma, 1900-2020 Çılgınlığın
ekonomik tanımı
|
Klein
bunun, Obama’nın sağlık reform politikasına ve borç tavanının
yükseltilmesine muhalefet ettikleri için hükümetin ‘kapanması’
olayının Cumhuriyetçilerin üzerine atmak için yapıldığını,
çünkü aslında bu muhalefetin politik faaliyetleri etkilememiş
olduğunu, ama iş çıkmaza girince hükümetin kapatılıverdiğini
söylüyor...
Evet,
partinin politik manipülasyon seviyesinde bu bir sebep olabilir, ama
komplonun en derinliklerinde, başka nedenlerin arasında asıl amaç
Amerikan ekonomisini daha da sarsmak. Ancak bunu yaparken dikkatleri,
‘Obamacare’ sağlık reform politikasının üzerine çekip, asıl
muazzam bir önem taşıyan ve her dakika daha da artmakta olan
Amerikan hükümetinin felaket boyutlarındaki borçları üzerindeki
dikkati dağıtmak.
Bırakın
Amerika’yı, dünya ekonomisi, tam çizgi filmlerdeki, sürekli
olarak birbirlerini kovalayan kahramanların uçurumun kenarına
kaçmalarına benziyor. Hala daha çok kaçmak için kendilerini
boşluğa atıp, nerede olduklarını ancak aşağıya bakınca
anlıyor, ama sonra hep birlikte aşağıdaki hendeğe düşüyorlar.
2008’de
de olduğu gibi sık sık birçok insan aşağıdaki karmaşayı,
illüzyonu görüyor, ‘oyun bitti’ aşamasına geliyor, aradan
yeterli zaman geçince de geri dönüp konuyu daha ciddi bir şekilde
ele alıyorlar. Son aşama için, ‘ekonominin iyileştirilmekte
olduğu’ veya ‘iyileşmenin başlamış olduğu’ ifadeleri
kullanılıyor.
Böyle
birşey yok! Gerçek ekonomi hep unutuluyor, hepsi bu... Aslında var
olmayan, ama milyarlarca doların ödünç alınmasına, üstelik her
saat bu sayıların artmasına dayalı birşey ‘iyileşiyor’,
öyle mi? Bunun hepsi bir şaka olmalı... Ne var ki bütün bu
dolapların arkasındaki kişiler bunu gayet iyi biliyorlar!
Global
ekonominin işini bitirmek ve kitlesel kaos ve yoksulluk yaratmak
için seçtikleri silahın adı; ‘türev piyasalar’. Türev sözü
‘başka kaynakların kullanılması, orijinal olmayan’ anlamına
geliyor. Başka bir deyişle, türev piyasalar da hava cıva, yani
başka bir illüzyon. ‘Kim Olduğunuzu Hatırlayın’ adlı
kitabımda bunu şöyle tarif etmiştim:
-‘Türev
piyasalar’ sahtekarların, riski almaları için başka birilerini
kandırarak kendi paralarını kurtarmaları dümenidir. Bu, aynı
finansal ‘ürün’lerin, kendilerini tek alıcı sanan çeşitli
alıcılara satılması işidir.
Dünya ekonomisi... O, sadece biz var olduğuna inanırsak var. |
Dünya
ekonomisi açısından bakılacak olursa, bütün bu illüzyonsu
işlemler ve aslında ‘var’ olmayan sermaye sanki gerçekten
varmış gibi, ama yok! Ve bu türev piyasalar ölçü açısından
da, böylesine illüzyonsu sermayenin nasıl gerçek sayılması da,
tam anlamıyla soluk kesici!
Kırmızılar: Türevler. Yeşiler: Mevduat |
Teoride
türev piyasaların soyut değeri 3 yıl önce 1.2 katrilyon olarak
tahmin ediliyordu. Şimdi daha da fazla. Bu, dünya ekonomisinin 20
katı. En sonunda bütün dünyanın, delibozuk finansal sistem
kriterleri yüzünden pek çok kere battığı açıklandığı zaman
neler olacağını tahmin eden var mı?
Çizgi
filmlerde kapanma başlıkları ve gelecek ayın programın yazıları,
hep karakterler yere çarpmadan önce geçiyor. Herkes aptal değil
ya, bunun felaketle sonuçlanacağını biliyor, peki o zaman aptal
olanlar sadece sistemdeki piyonlar- bütün kral ve kraliçeler
kaçınılmaz olanın ne olacağını hep biliyorlar, çünkü
başından beri öyle planlanmış...
Global
borç, yani aslında var olmayan kredinin yeniden ödenmesi mümkün
değil. Hatta uzun vadeli faiz de işlemez, dolayısıyla sistemde,
bankalara sürekli bir çözümsüzlük işlenmiş ve bunun için
de ‘kurtarma’ operasyonları ileri sürülmüş. Böylece her bir
kriz ile, aslında mevcut şekli ile kurtarılamaz haldeki ulusal ve
dünya ekonomisi uğruna halkın servetinden gittikçe daha çok para
çalınır olmuş...
Her
bir yeni ‘kurtarma’operasyonu ile insanların serveti daha da
hortumlanacak, hatta bugün nispeten daha refah durumda olanlar bile
gıda bankalarının önünde kuyruğa girecekler, böylece ‘Açlık
Oyunları’ toplumu yaratılmış olacak. Bu gerçekleştiği
takdirde ‘çok büyük, o nedenle batmaz’ kategorisinde olanlar
da dahil olmak üzere banka kalmayacak, yerlerine mutlak kontrol ve
insanın baskılanmasına dayalı yeni bir ekonomik düzen gelecek...
Eğer bunu durdurmak istiyorsak, bütün bunların gerçekleşmekte
olduğu gerçeği ile yüzleşmemiz lazım.
Amerikan borçlanma faizleri.
Kaynak: Kongre bütçe dairesi.
|
Amerika’nın
borçları tahayyül edilmez boyutlarda, ama hala Amerikan ordusuna
trilyonlar akıtılıyor, gerçi aslında ‘global, kabal’ın
ordusu’ demek daha doğru, çünkü Amerikan ordusunun sonunda bir
dünya ordusunun içine kaynatılması planlandı.Dünyada aslında
neler olup bittiğini kestiremiyorsanız, ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik koşullarda, Amerikan ordusunun harcamalarını anlamak
mümkün değil.
Şimdide
ve görünen bu alemde tanık olduğumuz durumun açıklaması, halen
perde arkasında saklı olan bir hikaye...
Dünyanın
adım adım bir ‘Açlık Oyunları’ toplumuna geçişi, bugün
İngiltere’de, ücretini alma garantisi olmadan ‘sıfır saat
sözleşmeleri’ ile halkı, çok düşük ücretlerle çalıştırma
planı ile yürütülüyor. Ve ‘batı’ daki yerel endüstri,
dünyadaki en yoksul ülkelerden sağlanan, ücretleri bile ödenmeden
çalıştırılan köle işçiler yüzünden sarsılıyor.
Amerika’da,
gelecek ay ‘gıda pulu uygulaması’ programındaki 47 milyon
kişinin sosyal yardımları kesilecek. Ülkedeki en fakir insanlara
yapılan bu ödemeler bile ödeme sistemini işleten ‘nüfusun
yüzde biri’ oranındaki ‘grup’un çıkarı için istismar
ediliyor. Fakirlere sosyal yardım için JPMorgan Bankası’na
Florida 90 milyon dolar, Pennysylvania 112 milyon dolar ve New York
126 milyon dolar para ödemiş durumda.
Coca-Cola,
Walmart (çok uluslu Amerikan mağaza şirketi), Kellogg ve diğer
şirketler, Amerikan Tarım Bakanlığı’nın ve Kongre’nin
sağlıklı gıda seçimini engellemek için bol bol lobi yapıp
tabii ki kendilerinin, besin değeri düşük acur cubur gıdalarından
edinecekleri büyük karları korumuş oldular.