7 Şubat 2017 Salı

Zaman Döngüsü

Gerçeğin Titreşimleri - 64

Zaman Döngüsü (8 Ağustos 2001 tarihli videodan)



0:01: Bilinç, ‘zaman’ın olmadığı yerde faaliyet gösterir. Eğer hep ‘zaman’a bağlı olarak faaliyet gösterirsek, tamamen bunun doğasına bağlı olarak, başka bir algılama seviyesi olan ‘bilinç’ten koparız. 

0:22: Sadece ‘şimdi’ var. Hepsi o! Diyebilirsiniz ki; “Hayır! Hayır! Şu geçmiş, şu da gelecek!”. Pekala, geleceği düşünün bir bakalım, neredesiniz? ‘Şu anda buradasınız öyle değil mi? Peki geçmiş anılarınızı düşündüğünüz zaman neredesiniz? Yine şimdide, yani şu anda buradasınız! 


0:44: Oysa bunların hepsi birer kurgu, ya da algılama. Gerçek değil! Gerçek olan tek şey ‘şimdi’! Herşey, ‘şimdi’de oluyor! Herhangi bir şeyi değiştirebileceğimiz tek an ‘şimdi’! Geçmişe çekilip; “Off, keşke 1953’te o kadının peşini bırakmamış olsaydım!”, ya da geleceğe çekilip; “Aman Allah’ım, ne olacak? Ya şöyle olursa, ya böyle olursa?” deriz... Oysa o anda var olan tek zamandan çekilmiş oluyoruz, dolayısıyla ‘şimdi’yi etkileyebilecek veya değiştirebilecek olan gücümüz azaltılmış, sulandırılmış oluyor! ‘Boşluk’ nasıl bir algılama ise, ‘şimdi’ de var olan tek zaman! 

1:29: ‘Uzay / boşluk-zaman’ metafizik evrenin dokusundaki ‘bilgi’... Biz bu titreşimsel dokuyu, ‘uzay-zaman’ olarak deşifre ediyoruz. Zaman da yok, boşluk da! 

1:44: Bilgisayara bir disk koyduğunuz zaman üzerinde ‘bilgi’ vardır değil mi? Diski bilgisayara koyarsınız, bilgisayar da onu okur. Ekranda zaman ve yer/boşluk görürsünüz veya zaman ve boşluk olarak ne görünüyorsa o görünür. Oysa hepsi bilgisayar tarafından okunan bilgidir. Bilgi diske yerleştirilmiştir/yüklenmiştir. Biz de hep bunu yapıyoruz! 

2:10: Zaman bir illüzyon! Aman yarabbim, hep bu tuzağa düşüyor, sonra da “‘zaman’ diye birşey var” diye düşünüyoruz. “Saat 1:00” diyoruz. “Saat 1:00’de randevum var!” diyoruz. Dolayısıyla o vakit orada olmamız gerekiyor. O saate ayarlanıyoruz, oysa hepsi bir kurgu! O sizin bir parçanız değil!

2:43: Bir bakıma ‘zaman’ı, DVD gibi bir diskteki gibi görebilirsiniz. Filmde gördüklerinizi “geçmiş” olarak algılarsınız. O anda DVD’yi izlerken zaman ‘şimdi’, filmde henüz görmedikleriniz de ‘gelecek’ olarak algılanacaktır. Oysa o diskteki bütün bilgi, aynı anda algılanır. Geriye alırsanız geçmiş, ileri alırsanız da gelecek olur. 

3:09: Yıllardan beri bu, “zaman döngüsü” dediğim konuyu anlatıyorum. Bu adı taşıyan (Time Loop) bir kitap bile yazdım. Belki tam olarak bir ‘döngü’ denmeyebilir, ama kendisini; ‘fiziksel realite’ denilen dünyamızda bu şekilde ifade edebilir. Sürekli olarak hep başa dönüyoruz. 

3:28: İçinde sadece belirli bölümde olduğumuz için, ileriye gittiğimizi sanıyoruz. İçinde kalırsak ilerlediğimizi düşünüyoruz, oysa yine başa dönüyoruz. Bu, bir deneyim yeri gibi ve herşey, neyi ve bu ‘döngü’nün neresini deneyimlemek istediğimize bağlı. 

3:46: Daha önce de söylediğim gibi, bu titreşim, bu arada belirteyim; ‘kara delik’lerden gelen bu titreşim ‘şimdi’ de titreşiyor. ‘Zaman’ın içinde hareket etmiyor, bizim ‘zaman’ olarak algıladığımız şifrelenmiş olan ‘bilgi’yi taşıyor, ama ‘şimdi’de titreşiyor. Ancak sonsuz olarak aynı şekilde titreşmiyor, titreşimsel bir tur yapıyor ve değişiyor. Değişirken ise güneşten farklı ‘bilgi’ ortaya çıkarıyor ve biz bunu deşifre ediyoruz ve bunu yaparken de, dünya ilerlemeyi sürdürüyor. Deneyim, farklı çağlarla ilerliyor. 

4:19: Eğer dünyanın her yerinde antik çağlara bakarsanız, hepsi aynı şekilde ‘zaman’ı dairesel olarak görmüşler. Bilindiği üzere Hint, Hindu inanışındaki ünlü Yuga’lar var. Burada dünya farklı devrelerden geçer, ‘ Altın Çağ’ sırasında herşey son derece gelişmiş, herşey tamamen bütünleşmiş ve birbiriyle bağlantılı. Sonra baskılanmış ve kontrol altında tutulmuş olan diğer ‘Yuga’lar var. O sıralarda önceden sahip olunan gelişmiş farkındalık yok. Bu farklı bir deneyim, dolayısıyla bu titreşim değişirken, bu realiteyi bir devirden geçiriyor, sonra yeniden başlıyor. Bütün bu ‘Yuga’lar buradan geliyor.

4:57: Bu arada beyinin özellikle sol tarafı, ‘şimdi’de titreşen bu ‘bilgi’yi bir silsileye deşifre ediyor. Bazı bilim adamları, sol beyin için “seri işlemci” diyorlar. Bilgiyi koyan bu silsile, geçmişten geleceğe bir geçit gibi görünüyor.. Bunu ne kadar hızlı deşifre ederse ‘zaman’ o kadar hızlı geçiyormuş gibi geliyor. Beyin, bilgiyi ne kadar hızlı deşifre ederse zaman o kadar hızlı, yavaş deşifre ettiği zaman da, vakit yavaş geçiyormuş gibi oluyor. 

İşte bu nedenle Einstein, “Eğer yanınızda güzel bir kadın varsa zaman çok hızlı geçer, ama dişçi koltuğunda oturuyorsanız zaman geçmek bilmez” demiş ya... Çünkü beyniniz reaiteyi, bir silsileye farklı bir şekilde koyarak farklı bir şekilde deşifre ediyor. 

5:44: Dolayısıyla “zaman döngüsü” aslında bu değişen titreşimin deşifre edilmesinden ibaret. Ve yine eğer “orası” ile güçlü bir bağlantı içerisindeyseniz bu “dünyada” olur, ama bu “dünyadan” sayılmazsınız. Eğer öyle değilseniz, tam anlamıyla döngüye kapılmışsınız demektir. İşte uzun zamandır insanların çoğu da bu durumda!...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşım